Kimi zaman özgürlüğümüz, kendisini taşıyan gerçeğin üstüne bindirilmiştir; kimi zaman da o gerçeğe karşı aldırmaz, umursamaz bir tutum içindedir. Onun büyüklüğü de, ara sıra ortaya çıkan güçsüzlüğü de bu çelişkiden ileri gelir.
Yalnızız. Kaygılarımızın kaynağı olan yalnızlığımız, anamızın koruyuculuğundan yoksun bırakıldığımız ve şu yabancı ve düşman dünyaya düştüğümüz günden başlar. Evet, düştük. Bu düşüş bize suçluluk duygusu veriyor. Neyin suçluluğu? Adı konmamış bir suç: Doğmuş olmak!