Öne Çıkan Yamuk Bakmak Gönderileri
Öne Çıkan Yamuk Bakmak kitaplarını, öne çıkan Yamuk Bakmak sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Yamuk Bakmak yazarlarını, öne çıkan Yamuk Bakmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne kadar masum olursak, yani süperegonun emrini ne kadar takip edip keyiften ne kadar feragat edersek,
kendimizi o kadar suçlu hissederiz, çünkü süperegoya ne kadar itaat edersek, onda biriken keyif ve dolayısıyla üzerimizde uyguladığı baskı o kadar artar.
Sayfa 213 - Metis yayınlarıKitabı okudu
İlk defa 
Slavoj Zizek eseri okuyorum. Slovenya doğumlu bir filozof ve kültürel eleştirmen. Politik teori, psikanaliz ve kontinental filozofi alanlarında çalışmalarıyla tanınıyormuş. Eleştirel teori alanında öncü bir figür olarak kabul edilip ve güncel olaylar hakkında popüler bir kamu konuşmacısı ve yorumcu olarak biliniyor. Ideoloji, tüketici kültürü ve çağdaş toplumun niteliği gibi çeşitli konular hakkında birçok kitap ve makale yazmış.
Yamuk Bakmak çok heterojen bir kitaptı. Ama ağırlıklı olarak rüyaların psikanalizi yorumlanmıştı. Kötü değildi okunur tavsiye ederim. Biraz rüya psikanalizini araştırdım.
Rüyaların psikanalizi, 
Sigmund Freud ve 
Carl Gustav Jung gibi psikanalistler tarafından geliştirilen bir teoridir. Bu teoriye göre, rüyalar insanların bilinçaltı düşüncelerinin, isteklerinin ve endişelerinin yansımasıdır. Psikanalistler, rüyaların iç yüzünü ortaya çıkararak, insanların bilinçaltında saklı olan ancak bilinçaltına çıkmasına izin vermeyen duygusal ve psikolojik sorunlarını ortaya çıkarmaya çalışırlar. Bu teoriye göre, rüya içeriği çözülerek ve anlaşılırsa, kişinin bilinçaltında saklı olan sorunların çözümüne yönelik öneriler elde edilebilir.
Bir şeye dosdoğru bakarsak , onu gerçekte olduğu gibi görürüz, halbuki arzu ve endişelerimizin karıştırdığı bakış ("yamuk bakış") bize çarpık, bulanık bir görüntü verir
''Yerden başka hiçbir şeyin olmadığı yerle yüz yüze gelmişizdir''
''Sıradan günlük gerçekliğimizin, bildik kibar, nezih insanlar rollerimizi oynadığımız toplumsal evrenin
gerçekliğinin, belli bir “bastırma”ya, arzumuzun gerçeğini gözden kaçırmaya dayalı bir yanılsama olduğu ortaya çıkar. Demek ki bu toplumsal gerçeklik, gerçeğin müdahalesiyle her an parçalanabilecek kırılgan, simgesel bir örümcek ağından başka bir şey değildir. En sıradan gündelik konuşma, en sıradan olay, her an tehlikeli bir dönemece girebilir, telafisi mümkün olmayan zararlar verebilir''