Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaşadığımız Şehir - Otobüsname

Fatma Barbarosoğlu

En Yeni Yaşadığımız Şehir - Otobüsname Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Yaşadığımız Şehir - Otobüsname sözleri ve alıntılarını, en yeni Yaşadığımız Şehir - Otobüsname kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Hakîkaten yardıma ihtiyacı olanlarla olmayanları ayırabilecek bir miyarımız neden yok? Gerçek miyar vicdanlarımız olduğu için mi? Gerisini söylemeye dilim varmıyor.”
Sayfa 92
“Bilmiyorum demeyi bilsek, öğrenecek çok şeyin olduğunu fark edeceğiz” diyor. Bir sessizlik hakim oluyor otobüsün içinde. Herkes aynı şeyi anlamıyor söylenende. Fakat tartışma bitiyor. Bir anlık da olsa insanlar “bilmiyorum”a doğru yol alıyor.
Sayfa 69
Reklam
“Modern dünyanın global yüzü, uzakların bile uzak olmasına fırsat vermeyen teşhir müptelâlığı kişilerin gurbet duygusuyla ünsiyetini zayıflatmakta.”
Sayfa 9
Güzellik,iyilik niye maya tutmaz?diye sabahtan akşama hayıflanıyordu.
İstanbull
Haydarpaşa Garı'nın üzerinde eğleşen mor bulutlar, martıların insan kapıp kaçacakmış gibi yakından çırptıkları kanatları ve çığlıkları.Akşamın son aydınlığı.
Reklam
Aynı yönde gitmediğimizi bildiğimiz insanlarla aynı yol üzerinde bulunmak son zamanlarda dayanılmaz bir hal aldı.
Toplumsal yargı bu minval üzere işlediğinden ve pek çok kadın da zaten kocasının/babasının arabasını kullandığından trafikte başlarına olmadık bir iş geldiğinde eli ayağına dolanmakta, haklıyken bile haksız durumuna düşüvermektedir.
Sayfa 136
Bu güzellik sana da kalacak sanma güzel/Gördüğün servet değil aslında ayna güzel....
Sayfa 132
Sanki üç mevsimi sadece yaza kavuşmak için yaşarmışçasına konuşmanın girizgahı “yaz gelince” diye başlar ya.
Sayfa 130
Reklam
Peyami Safa, Ahmet Haşim'den bahseden yazısında üstadın yaşadığı dönem ile kendi dönemini kıyasladıktan sonra Ahmet Haşim'in yaşadığı dönemin bizzat kendisinin şiir olduğunu söyler. Merhum, bizim yaşamakta olduğumuz ızgara kokulu günleri şöyle bir görse idi, fikir tartışmaları ile geçen kendi dönemini muhakkak daha şiirli görürdü.
Sayfa 122
Kamus-i Türki'de "el çadırı” diye tabir edilen şemsiye, şems kökünden türetilmiş olup ‘güneşe ait' manâsına gelmektedir. Şemsiyenin güneş ile olan muhabbeti yalnız Arabistan'ın güneşinden kaynaklanmıyor. Londra’nın yüzü gülmez iklimi ve yalnız yağmurda açılan “umberalla”larına rağmen kelime, kökünü su ve yağmur gibi bir kaynaktan almıyor. Umbra “Bir ışık kaynağından gelen ışığın bir obje sonucu engellenmesinden oluşan gölge” manâsına geliyor.
Sayfa 105
El kapılarında dilenci değilsin; bunun şükranesi olarak kapından dilenciyi kovma.” Sadî
Sayfa 101
146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.