Polonyalı sosyolog ve yüzyılın en büyük düşünürlerinden biri olarak kabul edilen Zygmunt Bauman, Yaşam Sanatı kitabında, dünyadaki bütün insanların ortak hayali olan mutluluk arayışı üzerine felsefi bir bakış sunar.
Beklentilerin sınırsız olduğu insan yaşamında hazır reçetelerle mutluluk arayışının mümkün olamayacağını anlatır.
Modern dünyada algılanan mutluluğun, paranın satın alabileceği yollara dayandığını ancak zenginliğin mutluluk getirmediğinden, dünyanın yönetilme biçimiyle ilgili kaygının yerini de kendi kendini yönetme kaygısına bıraktığından söz eder.
Yaşam Sanatı
Bireyselleşmenin sonuna kadar hüküm sürdüğü ama büsbütün kendi tercihlerimize de dayanmayan bir toplumda, bilsek de bilmesek de, istesek de istemesek de, hoşlansak da hoşlanmasak da, hepimiz kendi hayatlarımızın sanatçılarıyız. Her ne kadar kimi araçlardan yoksun olsak da, böylesi bir toplumda,
Bauman, dünya üzerindeki milyarlarca insanın farklı beklentileri ve amaçları olsa da tek bir ortak hayalinin olduğunu ve bu hayalinde mutluluk olduğunu söylüyor. hepimiz mutlu olmak için çabalıyor, bunun içinde yaşamlarımızda bazı seçimler yapıyoruz diyor. bu seçimleri yaparken bazı şeylerden vazgeçerek yaşamlarımıza yön vermeye çalışıyoruz diyen bauman insanın bu arayışını sorgulamadan da edemiyor.
mutluluğu ararken, kader dediğimiz şeyin ağlarında debelenen bir piyondan mı ibaretiz, yoksa seçimlerimiz sayesinde kendi yaşamlarımızı "yaratan" sanatçılar mıyız?