İlk olarak 1973 yılında yayımlanan Brezilyalı yazar Clarice Lispector'ın romanı Yaşam Suyu, birinci şahıs ağzından devam eden monolog anlatımıyla oldukça farklı bir eser. Yazarın anlatıcı dilini yer yer Virginia Woolf'a ve bizim edebiyatımızdaysa Tezer Özlü'ye benzetebiliriz. Anlatıcı dili için iç monologdan çok ağır aksak ilerleyip daldan dala atlayan kendine has bir bilinç akışı diyebiliriz.
Dilimize ilk olarak 2017 yılında Başak Bingöl Yüce çevirisiyle Monokl Kitap tarafından yayımlanan bu eser, 100 sayfalık bir metin olmasına rağmen okura zorlayıcı bir okumayı da sunuyor. Doğum, ölüm, yaşam, anda kalışın, anın anlatımı, nesneler, hayvanlar üzerine anlatımın daldan dala ilerlediği metin, yazmakla resmetmek üzerine düşünceleriyle ayrıca özel bir anlatı.
İçimde bir şey kırıldı ve beni ikiye bölünmüş bir sinirle bıraktı. Başlangıçta, kesikle bağlantılı uzuvlarım beni o kadar çok incitti ki, acı ve şaşkınlıktan soluğum kesildi. Ancak ayrılan yerler yavaş yavaş sıyrılır. Soğuk olana kadar artık incinmiyorum. Plan yapmadan değiştim.
Ben sana içimden dışımdan bakardım, senin içinden bakardım ki aşktan tahmin edebiliyorum. Yaradan sonra sana dışarıdan bakmaya başladım. Kendimi de dışarıdan içeride görmeye: Tek kökü mantık alanında olan bir olaylar ve eylemler yığınına dönüşmüştüm. İlk başta kendimi kendimle ilişkilendiremedim. Neredeyim? Merak ettim. Ve cevap veren, bana soğuk ve kategorik bir şekilde şunu söyleyen bir yabancıydı: "Sen kendinsin."
...
📘
Yazmaya korkuyorum Bu çok tehlikeli. Deneyen herkes bilir. Gizli şeyleri karıştırma tehlikesi - ve dünya yüzeyde değil, denizin derinliklerine batmış köklerinde saklı.
Yazmak için kendimi boşluğa yerleştirmeliyim. Bu boşluk, sezgisel olarak var olduğum yerdir. Ama bu çok tehlikeli bir boşluk: Kanı sıktığım yer orası. Ben kelimelerin tuzaklarından korkan bir yazarım, söylediğim kelimeler başkalarını saklıyor - hangisini? Belki onları söylerim .Yazmak derin bir kuyuya atılan bir taştır.
...
📘
.
Huzursuz, sert ve umutsuzum. İçimde aşk olmasına rağmen.
Sadece sevgiyi nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
Bazen dikenler gibi etimi yırtıyor.
İçimde bu kadar çok sevgi tutabiliyorsam ve yine de huzursuz olmaya devam ediyorsam, bunun nedeni Tanrı'nın gelmesine ihtiyacım olmasıdır.
Gel, çok geç olmadan. Yaşayan herkes gibi ben de tehlikedeyim.
...
✍️
Ben edebiyat yapmıyorum: Ben sadece zamanın akışını yaşıyorum. Yazma eylemi, hayatta olmamın kaçınılmaz sonucudur. Kendimi o kadar uzun zaman önce kaybettim ki, kendimi bulmaya çalışmaktan çekiniyorum. Başlamaktan korkuyorum. Bana bir isim verdiler ve beni kendimden uzaklaştırdılar.
...
📘
.
Mükemmel sabaha baktı, derin nefes aldı ve hissederek, neredeyse gururla, kalbi düzenli ve hayat dolu atıyordu. Sıcak bir güneş ışını onu sardı.
.
.
.
Kadrajım, 9 Temmuz 2023 Pazar Saat:10.00
📙
Özgür müyüm? Hâlâ beni tutan bir şey var. Yoksa ben mi onu tutuyorum. Şu da var: tam olarak bağımsız değilim çünkü her şeyle bütünlük içindeyim. Üstelik bir kişi her şeydir. Taşıması güç değildir çünkü taşınamaz: her şeydir o.
İlk kez bir şeyler biliyormuşum gibi geliyor bana. İzlenimim o ki şeylere çok da yaklaşmamamın nedeni kendimi aşmama isteği. Kendimden korkuyorum, güvenilir değilim ve güvensizlik benim sahte kuvvetim.
Bu, bir şey yapamayan birinin sözü.
Hiçbir şeyi yönlendirmiyorum. Kendi kelimelerimi bile. Ama bu üzücü değil: mutlu bir mütevazılık. Kenarlarda yaşayan ben, solunda kalıyorum içeri girenin. Dünya da içimde titriyor.