Bu roman güçlü kadınların, yaşadıklarına rağmen din dik ayakta durabilen kadınların yaşam öyküsünü içermektedir.
1960-1970 yıllarda ülkenin sağ-sol çatışmaları içerisinde olduğu günlerde; küçük yaşta babasını kaybetmiş, iki kız kardeşi ve annesi ile hayata tutunma mücadelesi veren genç kız Türkan'ın hikâyesi bu.
Olay örgüsü üç kuşaktır Almanya'da yaşayan Ela'nın edebiyat öğretmeninin 'ailelerin göç hikayelerini' kompozisyon şeklinde yazmaları ödevini vermesi ile başlıyor.
Kitapta Türkan'ı tanıyoruz. Seval ile tanışmalarını, birbirlerini yitirip sonra yeniden bulmalarını okuyoruz. Küçük yaşta babasını kaybeden Türkan'ın Almanya'da, tek başına, babasız bir kız çocuğu yetiştirme mücadelesini, Seval'in hem ona hem başka kadınlara desteğini okuyoruz.
Yorumun başında dönem romanı dedim. O günlerin ülke koşullarını, siyasi durumunu anlatıyor olması kitaba ayrı bir boşluk katmış. Ayrıca özellikle Almanya'ya olan göçü sosyolojik olgularla anlatıyor. Orada yaşayan göçmenlerin yaşadıkları sıkıntılara da değiniyor.
Bir devrimci torunu olan Ela'nın edebiyat öğretmeni iyiki bu ödevi vermiş ki zevkle okuduğum bu kitap bunun üzerine kurgulanmış. Tavsiyemdir.