Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yasin Süresi Yorumu

Haluk Nurbaki

Yasin Süresi Yorumu Gönderileri

Yasin Süresi Yorumu kitaplarını, Yasin Süresi Yorumu sözleri ve alıntılarını, Yasin Süresi Yorumu yazarlarını, Yasin Süresi Yorumu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
111 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Haluk Nurbaki
Haluk Nurbaki
bir doktorun bakış açısıyla Yasin suresini bildiğimiz tefsir anlayışından farklı olarak ele almış. Sadece doktor değil aynı zamanda aydın bir din insanı olan onkoloji doktoru yazar geriye değerli bir eser bırakmış. Eleştirilecek tek yön, nispeten pek kullanılmayan bazı kelimelerin kullanımı kitabı kısıtlamış...
Yasin Süresi Yorumu
Yasin Süresi YorumuHaluk Nurbaki · Damla Yayınevi · 199511 okunma
İslamiyet, efendimizin bir müjde çağrısıdır; ilahi ikramları, sonsuz mağfireti gönüllülere müjdelenen bir çağrı.
Sayfa 22 - Damla yayıneviKitabı okudu
Reklam
İman, kalpte duyulan bir haşyet duygusudur; onda sevgiyle karışık bir ürperme hazzı vardır.
Sayfa 21 - Damla yayıneviKitabı okudu
Tıp bilimine göre gurur, aşağılık kompleksinden kurtulmak için şuur altının (nefsin) icad ettiği vahim bir yanlışlıktır.
Sayfa 17 - Damla yayıneviKitabı okudu
Çünkü Allah toprağa hay (canlılık) sırrı verdikten sonra Adem'i de topraktan yaratılmıştır.
Sayfa 48 - Damla yayıneviKitabı okudu
Eğer nefs, gönlün emrine girmişse, ölüm anında o da otomatik olarak cennete intikal eder.
Sayfa 42 - Damla yayıneviKitabı okudu
Reklam
Tıp, her dalıyla cenabı hakkın rahman ve şafi sıfatlarının tecellisine sahnedir.
Dine uğursuzluk isnad etme, Marksist felsefenin temelidir. Bu olaydan 200 yıl sonra bir doktrin "Din afyondur" diye yola çıktı ve bunu dahiyane icadı sandı. Halbuki böylesine ilkel görüşü ve görüşün tatbikini 14 asır önce Yâsin'in 18'inci âyeti sırrı içinde görüyoruz.
Esasen Kur'an'ın ezberlenmesi farzdır. Ancak farz-ı kifâyedir, yani bir toplumda bir kişi Kur'an'ı ezberlemişse diğerleri üzerinden farz kalkar. Ancak büyüklerimiz, okur yazar müslümanlar için en az 20 namaz sûresi, Yâsin ve bunlar dışında çeşitli konularda en az 40 âyetin ezberlenmesini ısrarla istemişlerdir. Önce de belirttiğim gibi, her türlü sıkıntıda, güçlükde, bunalımda Yâsin okumalıdır. Ayrıca Yâsin'in ilk sahifesi yeni doğmuşlara, son sahifesi son nefesini vermek üzere olanlara okunması islam geleneklerindendir. Allah hepimize Yâsin-i Şerîf'in yüce hikmetlerini lûtfetsin ve onun temsil ettiği Fahr-i Kâinat Efendimize lâyık kullardan eylesin.
Sayfa 111 - Damla YayıneviKitabı okudu
"İNNA LİLLÂHİ VE İNNA İLEYHİ RÂCİUN" "Allah'dandı Allah'a döndü." Bu dönüşün nasıl bir dönüş olduğu konusunda çok çelişkili tartışmalar vardır. Özellikle müfessirlerle, mutasavvıfların tartışmalarının sonu gelmez. Bu kavram için en doğru Kul ve Allah sınır çizgisini çok iyi bilmek gerekir. Kul, Allah'ın bir parçası değildir. Rucû da O'na eklenmek değildir. Emir âleminin sırrı içinde bilinmezliğini, daha doğrusu kavranmazlığını koruyan zırhın, emir âlemine tekrar intikali bu döndürülme (Rucû) olayıdır. Döndürülme, çokluk âleminden teklik âlemine bir yaklaşımdır. Bu, ana tanımdır. Daha basit olarak bir çok müfessirin kabul ettiği tanımlar vardır. Bence de yerinde ve makbuldur. Huzur-u ilâhiye çıkarılmak da bir rucûdur.
Sayfa 110 - Damla YayıneviKitabı okudu
Reklam
Gözümüzü dört açalım, bugünün insanı, hangi dinde olursa olsun, ikiye ayrılıyor: a) Evren tesadüftür, insan evrimle bu tesadüfün sonucunda ortaya çıkmıştır diyen inançsızlar. b) Evren, Allah'ın sonsuz kudretiyle, binlerce nakış ve san'at inceliği içinde yaratılmıştır, diyen inananlar.
Sayfa 108 - Damla YayıneviKitabı okudu
Evrenin yaratılmasına ait olayları en yeni astrofizik bilgileriyle seyrederek "kün" emrinin azametini kavrarız. Evrenler, tek bir noktadan, büyük patlama (big bang) dediğimiz olayda meydana getirdikleri an; ki bu an saniyenin binde biri kabul ediliyor. Galaksiler de, Kuasar dediğimiz yıldızlar içinde sıkışık, fakat programlanmış şekilde halkoldu. Ondan sonraki anda bir saniyede semaların manyetik kuşakları doğdu ve evren o saniye terimiyle yaratılmış oldu. Ancak, tıpkı insanlar gibi hâlâ evrende yerini almayı bekleyen galaksiler var. Bunlar altıncı semada kuasarlar içinde İHDA sırrını bekliyor. Bir kuasar beşinci sema kuşağına düşünce, bir galaksi saniyede yerini alıyor. Bu görüşlerin dışında tüm eski evren yaratılış kavramları tarihe karıştı. Tabii, tarihte yaşayanlar hâlâ evreni kör novaların oluşturduğunu sanıyor. Bir kısım marksistler bu tesadüf oyununu terk ederse, doktrinlerine inançları ölür. Bu nedenle ilmin tarih devrinde, evrim ülkesinde yaşıyorlar. Ne yazık ki kendi kendini İslâm âlimi sanan bazıları da evrimin Kur'an'a uyarlığını söyleyecek kadar gaflet içindedir. Yâsin'in 82'nci âyetini okuyup evrim vardır demek Kur'an beldesinden habersiz yaşamak demektir.
Sayfa 107 - Damla YayıneviKitabı okudu
Meselâ Âdem'in çamurdan yaratılma olayını ele alalım: Bazıları sanır ki, Allah çamura heykelimsi bir şekil verdi ve sonra ruh verip canlardırdı. Kesinlikle hayır! Allah Âdem'i bir kader şeklinde irade etti (istedi, arzu buyurdu) ve o çamura "kün" dedi. O anda çamurdaki azot, karbon, fosfor, hidrojen, oksijen molekülleri bir beden şekline dö­nüverdiler. Bu söylediğimiz moleküller, balçık çamurunda eksiksiz bulunduğu için, Allah Kur'an'da Âdem'in çamurunu balçık şeklinde tanıttı. Âdem'in bedeninin oluşumuyla birlikte tüm insanların genetik kartını Âdem'in meni hücresine programladı. O anda gerçekte tüm bedenler yaratılmış oldu. Tarih boyunca insanların doğması olayı ise bir ihda hikmetidir.
Sayfa 107 - Damla YayıneviKitabı okudu
Âyet 81: "Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya muktedir değil midir?" Elbette O Hallâku'l-Alîm'dir." İç içe küresel 7 manyetik kuşak içinde milyar kere milyar yıldız yaratıp, onlara akıl almaz cazibe dengeleri veren, arzda akıl almaz hikmetler yaratan, yenisini yaratamaz mı?.. İmkânsız ve güç olan, böylesine akıl almaz sistemleri ilk kez yaratmaktır. İşte Allah yüce evren sanatını sergiledikten sonra: "Ben Hallâku'l Alîmim diyor. Daha önceki âyette yaratılışa ait bazı sırlara değindiği için "halkın alîm" tanımı geçmişti. Bu âyette tüm evrenin hilkat sırrı beyan edildiğinden, sonsuz ilmiyle (Alîm) akıl almaz yaratılışların mimarı, yaratıcısı (hallâk) için ölüyü yeniden diriltmek mesele mi? Hem O'nun bunca akıl almaz yaratış sırrı, bir emeğin, bir çabanın mahsülü de değildir. Zira: Âyet 82: "O'nun emri bir şeyi irade ederse, ona sade ol demektir, oluverir. " Bu âyetin çağımızdan önce anlaşılması fevkelâde güçtür. Çünkü insanlar, her bir eserin bir emek sonunda meydana geldiğine alışmıştı. Bir matematik hesaplama için saatlerce uğraşmak gerekiyordu. ...
Sayfa 105 - Damla YayıneviKitabı okudu
Ayet 79: "De ki: Onları ilk defa inşa eden diriltir. O, yaratılışın tek benzersiz mimarıdır, her şeyi bilen yalnız O'dur. " Asıl aklın almaması gereken şey kemiğin tekrar dirilip dirilmeyeceği değil, ilk kez insan denen bu şaheser yaradılışın, bir zerreye genetik şifresinin yazılmasıdır. Burada inşadan kasd, 77'nci âyete kıyasen bir meni hücresine yazılan matematik genetik şifredir. Allah tüm insanları yaratmayı murad etmiş, hepsini kaydetmiştir. Bu hücrenin taşıdığı matematik hafıza bandını tasavvur etmek bile mümkün değildir. Zaten bu şifrenin değişmezliği nedeniyle Havva'yı Âdem'in kaburgasından dolayısıyla hücresinden yaratmıştır. Yeryüzüne gelmiş geçmiş on milyar tahmin edilen insanların hepsine ayrı sima, hepsine ayrı parmak izi veren hilkat, işte Âdem'in meni hücresine kaydedilen matematik hafıza bandıdır. Âyet bu yüzden, o akıl almaz ilmiyle muhteşem yaratma sırrının sahibi, anlamına "halkın-Alîm" sıfatlarının tekrarıyla sonlanmaktadır.
Sayfa 103 - Damla YayıneviKitabı okudu
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.