Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yasin Süresi Yorumu

Haluk Nurbaki

Yasin Süresi Yorumu Gönderileri

Yasin Süresi Yorumu kitaplarını, Yasin Süresi Yorumu sözleri ve alıntılarını, Yasin Süresi Yorumu yazarlarını, Yasin Süresi Yorumu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Âyet 78: "O kendi yaratılışını unutarak bize bir de mesel getirdi: Bu un ufak olmuş kemikleri kim diriltir?" Bu tarz bir soru ölüm olayının gerçeğini bilmemekten ileri gelmektedir. O halde ölüm olayını bilimsel olarak bir inceleyelim. Çeşitli varlıklarda ölümün tanımı şöyledir: a) Kuantlar, enerji zerrecikleri ve ışınlarda
Sayfa 101 - Damla YayıneviKitabı okudu
İnsanların mahşere inanmamasında iki yanlış yargı var. Biri Allah'ın kudretini iyi kavrayamamak, diğeri çevresindeki ve evrendeki olayları gereği gibi yargılayamamak. Âyet 77: "O insanı göremedin mi? Meni zerresinden yaratıldığını unuttu, şimdi açıktan açığa (emirlerime) muhasım kesildi. " İnsan 1 mikron büyüklüğünde bir genetik şifreden yaratıldığını nasıl unutur? Milyonlarcası telef edilen 10 mikron büyüklüğünde meni hücrelerinden sadece bir tanesidir. Hele trilyonlarca hücreden bir tanesinden ibarettir. Kim oluyor da Kur'an'a, senin davana karşı çıkıyor. Hem de açık açık cephe alıyor. O insan kendini maddeden ibaret sayıyorsa, milyarlarcası oraya buraya atılan meni hücrelerinden sadece bir tanesidir. Ortaya çıkıp ukalâlık etmeye utansın! Yok eğer değerli olmaktan bahsedecekse, o zaman senin davana, mânâya inansın!
Sayfa 100 - Damla YayıneviKitabı okudu
Reklam
Âyet 76: Müşriklerin bu şaşkın saplantılarını dile getiren Allah: "Habibim onların lafı seni üzmesin (mahzun etmesin), biz onların içlerini de biliriz dışlarını da" buyuruyor. Yani böylesine idrak yoksulu şaşkınlar gurubu senin Azîz ve Rahîm tecellilerindeki sırrını nasıl anlasın? Sen mahzun olma, senin uğruna canını koyan ümmet vereceğim. Ve senin şanını kıyamete kadar azîz kılacağım. Çağımızda 1 milyar müslümanı namaza davet eden yüz binlerce ezan; işte efendimizin aziz şanı. Sen müşriklerin şaşkınlıklarına bakıp hüzünlenme! Biz onların iç dünyalarındaki çıkmazlar girdabını ilâhî ekranda seyrediyoruz. Onlar dâllin mağdûbîn grubudur. Efendimizin şirkte ısrar edenler karşısında hüzünlenmesinin âyette aynen zikredilmesi onun çok önemli bir sırrıdır. Fahr-i Kâinat efendimiz sevgilisi yüce Allah'ına imkân oranında çok ümmet götürmek istemektedir. Ondan Allah'ın Azîz ve Rahîm esmaları tecelli ettiği için, tüm insanları doğru yola sokmak için akıl almaz bir gayretin temsilcisidir. Efendimiz her insanı o insanın nefsini sevdiğinden çok sevdiği için, şirkte ısrar edenler karşısında hüzünlenmekte ve derinden üzülmektedir. Elbette ki âyet bu noktayı özellikle ilân ederek "Ey müşrikler ve kâfirler, bir sizin şaşkınlığınıza bakın, bir habibimin hüznüne; yazıklar olsun size" demektedir. O, âlemlerin övüncü (Fahr-i Kâinat), Taif'de kendini taşlayanlara bile dua etmiş, "Aman Ya Rabbi bilmiyorlar, onları bağışla" demiştir.
Sayfa 96 - Damla YayıneviKitabı okudu
Çağımızın şirkleri nedir? a) Eksik bir tanrı inancı fizik ve yasaların akışını değiştiremiyor. Neredeyse (hâşâ) insanla başa çıkamayan, hasta, göstermelik bir Tanrı kavramı. b) Madde güçleri ve yasaları, meselâ tabiat ya da galaksilerin yapısal enerji güçleri. c) Para, her türlü maddî varlık ve zahiri dayanaklar. d) Henüz alfabesini bile tamamlayamamış ilim. Bu ilmin kaynaksız teorileri. e) Bir takım toplumsal güçler, buna bağlı doktriner inançlar. f) Mevki, eski dilde cahı-mansup denilen siyasi otorite güçleri. g) Nefsinin korkusuyla yarattığı korku putları: Çevreden ve toplumdan çekinme, ele yaranma şirkleri.
Sayfa 95 - Damla YayıneviKitabı okudu
koyun
a) Koyun çoğu kez sıcak iklimde yaşamaktadır. Bu yüzden derisinde böyle kutupta yaşayan hayvanlara mahsus kıllı deriye kesinlikle muhtaç değildir. Nitekim onun kuşağında yaşayan hayvanların tümünde kıllı deriler vardır (inek vs.). Koyun ise, Afrika'da yaşasa bile, bu zengin tüyü taşır ve bu yün sırf insanlar için bu hayvanlara mon­te
Sayfa 91 - Damla YayıneviKitabı okudu
Zikir, Allah'ın anmakla bitmeyen güzelliklerinin hikmetlerini kesiksiz söylemek anlamına gelir. Ancak zikirde bir yaşama ritmi vardır. Meselâ bir elektronun saniyede 100.000 kez dönerken, manyetik sipin yaparak bir tarz eğilmesi, titreşmesi bir zikirdir. Ona hayat veren bu fizik yasadır. Bütün mahlûkat, farkında olsun olmasın devamlı zikir halindedir. Ancak bu sayede varlıklarını sürdürürler. Âyetteki "Zikir" kelimesi, hem efendimize, hem Kur'an'a aittir. Âyet 70: Bu muhteşem zikir iki önemli hikmet taşır: a) Hayatiyeti olan, hay sırrı taşıyanları uyandırır. Kalblerinde zikirle manevî hayatı doğurur. b) Kâfirlere kavlin Hak olmasını sağlar. Yani onlar dünyaya gelirken and içmişlerdi. Kur'an kör ve sağır olmamış kalplere o andı hatırlatır. Buna rağmen sözlerinde durmazlarsa ceza onlara Hakk olur.
Sayfa 90 - Damla YayıneviKitabı okudu
Reklam
Ömür uzadıkça hilkat tersine döner.
Sayfa 88 - Damla YayıneviKitabı okudu
Kör dahi, görenlerin idraki içinde cisimleri görmese de onları idrak imkânına sahiptir. Eğer yer yüzünde kimse görmeseydi, kör olan o zaman gerçek kör olurdu.
Sayfa 87 - Damla YayıneviKitabı okudu
Görme olayının gerçeğini bile göremiyorlar. Halbuki gözün idrak hassasını sırf gerçeği fark etsinler diye verdik. Görme olayını çok kısa özetlersek: bütün cisimler, güneş ışığının ışın demetini, belli farklıklarla kısmen emer, kısmen yansıtır. Allah'ın verdiği harika sistem; göz ve yardımcı organları, bu ışınları alarak analiz eder, sonra bir
Sayfa 86 - Damla YayıneviKitabı okudu
Akıl, Allah'ı bulan zekâ kudretidir. Eğer O'nu bulamıyorsa akıldan söz edilmez. Ya da akıl, şeytana tabi görünüyorsa bir an devreden çıkmıştır. Çünkü âyet "aklınız yok mu idi?" emriyle şeytana tabi olduğumuz zaman aklı devreden çıkardığımızı bildiriyor. Nefs, şeytanla işbirliği yaptığı zaman önce aklı devreden çıkarır, onun yerine geçici bir mantık aldatması icad eder. Ve birçok cibilliyetler bu yoldan baştan çıkarılmıştır. Cibilliyet karakter demektir. Eğer fizik ve matematik dayanakları sağlam bir zekaya sahipseniz Allah'ı akledersiniz. Bu aklınız devreden çıkmadıkça karakteriniz bozulmaz. Allah Âdem'e bu yüzden özel olarak aklı verdi. Ancak buradaki incelik, akılsızlar baştan çıkar, akıllar şeytandan etkilenmez demek değildir. Mânâ geneldir. Hatta özellikle akıl sahiplerine hitab etmektedir: "O zaman aklınız nerdeydi?" Yani nefsiniz şeytana uyunca hemen akıl devresinden çıkarsanız dikkat edin! Âyet 63-64: Andınızı bozdunuz! Aklınızı kullanarak şeytanın ve nefsin oyunundan kurtulamadınız! Ve nihayet Sırat-ı müstakime kendinizi atarak kurtulma yolunu bulamadınız! (63): O halde işte vaad olunduğunuz cehennem. " (64): "Küfr içinde olduğunuz için ona yaslanın (yani ona intikal edin; ona yansıyın!). "
Sayfa 83 - Damla YayıneviKitabı okudu
Reklam
İmanın iki özelliği vardır. a) İhlâs (İçtenlik) b) Sıdk (Doğruluk) Mü'minin îmanında bu hassa vardır ve şeytan Fatihamızda niyaz ettiğimiz sırat-ı müstakimden bizi ayıramaz. Eğer imanımız hasta ise; ihlâs ve sıdk yoksa, şeytan tuzağını kurar hemen arka arkaya şirk işleterek tarihî inti­kamını almış olur.
Sayfa 82 - Damla YayıneviKitabı okudu
Şeytanın yer yüzünde faaliyeti, hâlis mü'minle, münâfığı ortaya çıkarıvermektedir.
Sayfa 82 - Damla YayıneviKitabı okudu
Âyet 59: "Ey mücrimler! Bugün siz ayrılın. " Ahsen-i takvim sırrından uzaklaşanlar, bu anlatılması imkansız güzellikler, sizde gönül sırrı olmadığından, size yansımaz; siz ondan mahrumsunuz, ayrılın! Bu hikmet sohbetlerde de zuhur eder. Gönül kiriyle yüklü kişiler gelince bu âyetin sırrı tecelli eder; onlara ceryan geçmez ve sohbetin sırrından mahrum kalırlar. Bu âyetin çok önemli hikmeti üstteki âyetlerde geçen "Burada kimseye zulmedilmez" yasasıyla birliktedir. Yani ayrılın denilenler; mücrimler, gönüllerinde sevda-i Muhammedî olmadığı için Rahîm sırrını alamazlar; o mekâna intikal mecalleri yoktur, yeni bir emr-i ilâhiyi bekleyeceklerdir. Neden mi? Bakın 60'ıncı âyet bunun hikmetini açıklıyor. Âyet 60-61: Biz bu dünyaya intikal etmeden önce tek tek hepimiz söz verdik: Şeytana uymayacağız, ona kulluk etmeyeceğiz; Rabbimize kulluk ederek doğru yolu bulacağız, diye and içtik. Kalbe îman şûlesi düşünce, bu anı hemen hatırlarız. Üstelik âyette bir incelik vardır. Bizler Âdemoğluyuz ve Hz. Âdem ile şeytan arasında kan davası vardır. Hz. Geylâni bir vaazında buyurdu ki: Ey mü'minler! Sizi bir kan davalınız izlemektedir; kendinizi emniyete almazsanız, sizi; yani imanınızı aldırır. Tedbir, efendimizin sevgisine iltica, ahlâkına ittibadır.
Sayfa 80 - Damla YayıneviKitabı okudu
Mahşerde, mahkeme-i kübranın ekranında, sonuç hanesinde cennet yazısını görenlerin sevinci anlatılamaz. Ayet 56: "Kendileri ve zevceleri erikeler üzerine kurulmuşlardır." Ekranda cennet yazısının ilanı ile bir anda kendilerini cennet erikeleri üzerinde bulurlar. Erike, cennet uzayında anlatılmaz süste özel mekânlardır ve evrenin
Sayfa 79 - Damla YayıneviKitabı okudu
Âyet 52: O anda kâfirler işin vehametini bir kez daha anlayacak, sağlıklarında alay ettikleri "yeniden dirilme ve hesap verme günü"nü elem içinde seyredeceklerdir. Nitekim "Demek Resûller doğru imiş, mahşer Hakmış" demektedirler. Kendilerini dayanılmaz bir gücün belli bir noktaya çektiğini farkederek, huzura götürüldüklerini
Sayfa 77 - Damla YayıneviKitabı okudu
52 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.