1960’ların Amerika’sında umuda, direnişe, aşka, dönüşüme, her şeyin zamanla olacağına katman katman açılan ama duygulardan en çok umudu işleyen hacimli bir roman... Carlos on dört yaşında, Kamarayı ilk gördüğünde kalbinin ölesiye atışına şahit oluşuyla birlikte eski Carlos değildir artık.iki çocuğun aşkı zamanla kuvvetlenir; araya okyanuslar, yıllar, kayıplar girse de birbirine ait olan bu iki ruh yıllar sonra karşılaşacaktır. Sıradan bir karşılaşmaya yazgılı olan olağanüstü bir kader her ikisini de yazacak , yıllar sonra Carlos’un Vietnam Savaşına çağırılmasıyla araya tekrar yollar girecek ama bu iki dirayetli ruh birbirinden hiçbir koşulda vazgeçmeyecektir. Muhyiddin Şekur ile” Su üstüne yazı yazmak “ ile tanışmıştım ve sonrasında diğer kitaplarını da okumaya karar verdim. Hayatınızın sizi zorlayan bir dönemindeyseniz, inanca ve umuda ihtiyacınız varsa, Tanrı’nın size gönderdiği işaretleri son zamanlarda anlamlandırmakta zorlanıyorsanız o zaman tıpkı bir yolculuğa çıkar gibi bu romanı okumanızı tavsiye ederim. Her insanın gençliğinden, maceralarından, hikâyesinden, direnişinden , kayıpları ve acılarından bir parça bulacağı bu güzel roman,bir insanın kendine olan inancını hiç kimsenin hiçbir koşulda yaralayamayacağının satırlara bürünmüş güzel bir hikâyesi...