Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yazın Sanatı Gönderileri

Yazın Sanatı kitaplarını, Yazın Sanatı sözleri ve alıntılarını, Yazın Sanatı yazarlarını, Yazın Sanatı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir yanda ailesinden altı kişi öldürülmüş bir kadın, diğer yanda oğlunu işkence sonucunda kaybetmiş bir başka kadın. Farklı sosyal sınıflardan, farklı kültürlerin insanları olmalarına rağmen Galatasaray Lisesi'nin önünde bekleyen Cumartesi Anneleri gibi ortak bir acıyla buluşuyorlar. Galiba Erbil'in romanlarından bu denli etkilenmemizin nedeni burada yatıyor, insanın deli, şeytansı ve günahkâr olduğunu anlatırken, bizden hiçbir şey saklamıyor. Sonuçta bu açıklık tüm kirleri temizler berraklıkta parlıyor.
Sayfa 39 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
İlk cümlelerin önemli olduğunu söylüyor anlatıcı. Genç dostun da ilk cümlesi, "Böylece o hayata bir süre daha dayanma gücü elde ediyorum," olur. Burada doğrusu bu hayata bir süre daha dayanma gücü olacakken, bir insanın kendi hayatını "o hayat" diye dile getirmesi, aşırı yabancılaşmanın ipucunu veriyor.
Sayfa 38 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
Leyla Erbil'in yapıtlarını okurken hem bir akışa kapıldığımızı hissederiz hem de her sözcükte tökezleriz. Dili bozduğu yerlerde doğal olarak irkiliriz. Üç Başlı Ejderha'da her iki şekilde okunan bir yapıt, hem bir nefeste hem de her sözcükte durarak.
Sayfa 38 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Bu öykünün sonunda Don Kişot kızgın bile değildir, aldatılmış olduğunu düşünmez, hâlâ onun gözünde kurtardığı adamlar kurtarılmaya değerdir. Bölüm sadece Don Kişoť'un iyilik yaptığı insanlardan kötülük görmenin üzüntüsü içinde olduğunu söyleyerek biter.
Sayfa 30 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Romanların gerçek dünyayı taklit etmesi yerine, gerçeklik romanslara özeniyordur Don Kişoť'un hayatında. Bir yandan da hayal dünyasının gerçek olduğunu savunmak uğruna savaş veriyordur. Uğruna ölmeye değer ideallerden uzak bir yaşam düşünemez. Etkisi altında kaldığı öykülerin hâlâ inanılacak yanları kaldığını ispatlamak ister sanki.
Sayfa 29 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Çünkü Don Kişot, kimsenin onu korumadığı bir dünyada tek başınadır, savaş açtığı yanlışlıklar, yolsuzluklar ve ikiyüzlülük onu yenemeyeceği kadar büyüktür.
Sayfa 28 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
Orhan Pamuk’un romanlarında bir çeşit kusursuzluk arayışı hep vardır, bunu en çok kadın portrelerinde görürüz.
Sayfa 24 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Birçok göçmen gibi, artık ne buraya (annesinin ölümüyle buradaki son bağları da kopar) ne de tam anlamıyla oraya aittir.
Sayfa 23 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
XVIII. yüzyıl romanlarında portreler sanki kahraman ressam karşısında poz verir gibi statik bir duruşla anlatılırdı. Günümüzde statik portreler -belki sinemanın etkisiyle- dinamik portrelere dönüştü. Karakterler hareket halinde ve eylem içinde anlatılır oldu. Sigara sarışı, kahve ikram edişi, konuşurken ya da dinlerken yaptığı küçük jestler önem kazandı. Önceki çağların romanlarında uzun uzun uzun anlatılan yüz şekli, göz rengi, beden ölçüleri böylece yeni anlatım içinde neredeyse kayboldu.
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Öte yandan, bir başyapıtta sadece konuyu takip eden dikkatsiz okur, edebiyattan alması gereken zevke ulaşamaz.
Sayfa 17 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
İşte, kuşkularının yanlış yola saptırdığı insan budur! İşte, eğer zenginlikleri, itibarı ya da konumu onu yasaların üstüne yerleştirirse insan budur!
Sayfa 116
232 syf.
·
Puan vermedi
Yazın Sanatı
Edebiyata ilgisi olan, okumalarına derinlik katmak isteyenlerin zorlanmadan okuyabileceği yalın anlatıma sahip denemelerden oluşan bu kitap; edebiyat yaklaşımlarını, eserin yapı taşlarını, üzerinde durulan temaları ve edebi akımları derine inmeden; edebiyatımızın ve dünya edebiyatının başyapıtlarından kısaca örnekler vererek anlatıyor. Ayrıca kitapta bahsi geçen 30’a yakın edebi eser “Ne okusam?” sorularına tavsiye niteliğinde olacaktır.
Yazın Sanatı
Yazın SanatıAsuman Kafaoğlu Büke · Can Yayınları · 201160 okunma
Suçluluk duygusu ile diğer insanlar tarafından bir davranış yüzünden suçlanma, çok farklı şeylerdir. Çoğu zaman diğerlerinin bizi suçladığı davranışlarımız bizde hiç suçluluk duygusu uyandırmaz, oysa hiç kimsenin ayırdına bile varmadığı bazı düşüncelerimiz suçluluk duygusu yaratabilir.
Yeni doğmuş ağlayan bir bebek, 20 yaşında sınavlara hazırlanan üniversite öğrencisi ve 80 yaşında parkta oturan yaşlı bir adam düşünün; bu, yaşamın farklı devrelerinde aynı kişi olsun. Şimdi de, bebek, genç ve yaşlı adam arasında öylesine bir özellik bulun ki, bu özellik yaşamı boyunca hiç değişmemiş olsun. Nedir kişinin aynı kişi olarak kalmasını sağlayan? Kimlik kartı gibi yaşam boyu sahip olunan bir özden bahsetmek olası mı?
Sayfa 202Kitabı okudu
129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.