Kulların ne gölgesinde yattı, ne ateşinde ısındı;
Deriz, biz, bu köyün canları:
Gayri sen bilin Tanrım,
Bari cehenneminde olsun kendi ağacımızla yanalım!..
sf.32
Başka türlü bir şey benim istediğim,
Ne ağaca benzer, ne buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava..
youtu.be/ci7zNPBYShw
Devam eder bir sonsuz adım;
Bir ardı arkası kesilmedik nefestir;
Yürür bir uğultudur ağır ağır;
Sürdüğünce bir mübarek yolun
Ne yaşayanlar sade yaşarlar,
Ne ölüler sade ölüdür.
Döner, döner içinde kişinin
Bir uğultudur, bir rüzgârdır ..
Yorgunluk insan içündür; noksan, ömrümüzçün.
Yaşanılmamış zamanlar çalınmış terkemizden;
Ve Eskiler "Gidenle gidilmez" demişler madem.
Eksik dualarımız üstüne söylendi şiirler,
Toprak testilerde tamam oldu ellerimiz.
Kodu gitti ok meydanını kemankeş
Türkü düzer oldu güzelim şahinlere.
Dedim: Er kişiye vergidir sevdalar.
Ok, filiz veren daldır havada,
Topraklar kadar bereketli ve sağlam;
Büyür serin gürültüsünde niyet.
Kavlinde bir rüzgârlı zeytin şairin,
Kökleri daha uzun zamanlara salınmış, Bulutların meclisinde bir başıboş yeşil,
Atılan ok, söylenilen şarkıdan.
Dost bahçelerde garip olunmaz.
Boşluğun kederi göklerden ırak olsun. -Sanatsız hüznümüz kadar biçare
Deme, gökler boştur!
Atılan ok, söylenilen şarkı, varılan Allah,
Bunca vücutsuz güzel, fikrim ve erkekliğim...
Deme gökler boştur!
Deme, yaşadığım yalandı deme!
Deme gökler boştur!