“Bu on dakika öncesi de olsa, geçmiş tüm güzellikleriyle yaşar sende. ...Peki geçmiş acılara bulalı zaman parçalarında bile hep güzellikleriyle mi yaşar bende? Anıya dönüşünce ölüm de güzelleşir mi? “
Bir gün, bütün bunların nedeni anlaşılacak. Bütün acıların, olmazlıkların üstünü örten giz perdesi kalkacak. Ama şimdi, yaşamak gerek. (...) Zaman geçecek. Bizler sonsuzluğa karışacağız. Yüzlerimizin çizgisi, seslerimizin tınısı bile insanların belleğinden silinecek. Bizden onlara en küçük bir anı kalmayacak. Bu yeryüzünde bir zamanlar kaç kişi olduğumuz da unutulacak. Ne ki, bizim acılarımız, bizden sonra gelenlerin sevinci olacak. Aşk, mutluluk, anlaşma yeryüzünü sarıp sarmalayacak. İşte ancak o zaman, bugünleri yaşamış olanlar sevgiyle, iyilikle anılacaklar. (Müzik!..) İşitiyor musunuz, nasıl da canlı, şen? (İnsan, yok olmak istemiyor. Gelecek insanlar, bir anlam veremedikleri acılarımızı iyilikle anacak olsalar bile; biz bunu düşlesek, buna inansak bile...) Müziğin sesini biraz daha duyabilirsek, bu böyle biraz daha sürerse, sanki, neden yaşadığımızı, yaşarken neden bu kadar acı çektiğimizi kendimiz de anlayacağız. Ah bir bilebilsek!.. Bir bilebilsek!..