Ve Bir Yeniçerinin Hatıratı

Yeniçeriler

Kemal Beydilli

En Beğenilen Yeniçeriler Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Yeniçeriler sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Yeniçeriler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
XVI. yüzyılda cereyan eden yoğun savaşlar sebebiyle sistemin öngörüldüğü gibi işlemediği ve ocağa intikallerin kısa bir eğitimden sonra hemen gerçekleşmesi gibi sâiklerle bazı yeniçerilerin Türkçe’ye yeterince vâkıf olamadıklarına dâir yapılan tesbitler mesnetsiz tartışmalara yol açmakla beraber gerçek payı taşırlar.
Fâtih’in de Eflak’tan 500 çocuk istemesi, bu tür bir vergi talebine Osmanlıların yabancı olmadığını gösterir. Zamanın voyvodası tarafından reddedilen bu talebe daha sonraları olumlu cevap verilmiş olduğu belirtilmekte ve Eflak Prensi Neagoe Basarab’ın (ö. 1521) senede 600 çocuk vaat ederek Türk saldırılarından kurtulmuş olduğu ifade edilmektedir. Para vermeye gücü yetmeyenlerin vergilerini çocuk teslimatıyla yapmaları örneği yine Fatih döneminde Arnavutluk için de söz konusu olmuştur. Kafkaslardan çocuk vergisi istenmesi ise ciddiyetini çok daha geç zamanlara kadar korumuş olup nihayet 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması’nın 23. maddesiyle bu tür taleplere bir son verilmiştir.
Reklam
Yeniçeriler arasında sıkı bir dayanışma ve yoldaşlık hukuku hâkim olmasından ötürü Ocak halkı dışarıya kapalı bir kurum olarak her türlü tehdit karşısında ortak korunma refleksi gösterirlerdi. Bu sebepten ocağı karşılarına almak padişah dâhil bütün devlet adamlarının kaçındığı bir husus olmuştur.
Sayfa 152 - Pınar Yayıncılık
Türklerin Savaş Düzeni Hakkında, s.111-113
Türklerin savaş düzeni, özellikle nihaî vuruşmada şöyle görünür: Dört tane sancak vardır ki, bunlar sultana aittir. Bunların birincisi beyaz ve altın harflerle yazılıdır. Bu sancak bütün diğerlerinin üstündedir. Zira bu sultanın bütün silahlı kuvvetlerinin hazır olduğuna işaret eder. Buna "âlem sancak" denir. İkinci sancak kırmızı olup,
Sayfa 113 - Pınar Yayıncılık
Akıncılar!
Türk avcılarına “akıncı” derler. Bunun anlamı “akın yapan, saldıran, yağmalayan” demektir. Bunlar bulutlardan boşalan sağanak yağmuru gibidirler. Ve bu sağanak yağmurları, kıyıları yalayan, önüne çıkan her şeyi çok uzaklara taşıyan, fakat çok uzun sürmeyen, taşan dereler ve büyük su baskınları meydana getirirler. Türk akıncıları, sağanak yağmur misali gelip geçicidirler. Bir şeye erişir erişmez, onu ele geçirip yağmalarlar. Öldürüp öyle bir yakıp yıkarlar ki, bir daha oralarda senelerce ot bitmez. Türk akıncıları gönüllülerden oluşur. Seferlere gönüllü olarak ve kendi çıkarları için katılırlar.
... devşirmenin ve yeniçeri ocağının kuruluş ve kurumlaşmasının, en erken Orhan döneminin sonlarında veya en geç muhtemelen I. Murad devrindeki bir zaman dilimi içinde olduğunu, ancak birbiri içine giren süreçler hâlinde tedricen geliştiğini düşünmek daha doğru olacaktır.
Sayfa 136 - Pınar Yayıncılık
Reklam
83 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.