"Yatma zamanı bir ışık açık bırakıyor musunuz?" diye sordu.
Coffey sanki onun aptal olduğunu düşüneceğimi biliyormuş, ama yine de kendine engel olamıyormuş gibi biraz mahcup gülümsüyordu. "Çünkü bazen karanlıktan korkarım biraz," dedi. "Eğer yabancı bir yerdeysem."
Ona, o iriyarı cüssesine baktım ve beklenmedik bir biçimde çok etkilendim. Bu insanlar size dokunurdu, biliyor musunuz, onları en kötü halleriyle, ocak başında çalışan şeytanlar gibi korkularını biçimlendirirken görmüyordunuz.
Hangi çiçek, diğerini sarı açtı diye ayıplar?
Hangi kuş " farklı ötünce"diğerine yasak koyar?
Derisinden dilinden ötürü ölüyor insanlar..
Ah insanlar
Her şeyi bulan kendini bulamayan insanlar..
Bir yerlerde okuduğum ve hiç unutmadığım bir deyiş vardı. "Bir gizin içine sarılmış bir bilmece" gibi bir şey. İşte John Coffey buydu ve sanırım geceleri uyuyabiliyor olmasının tek nedeni aldırış etmemesiydi. Bizim koca oğlan ismini biliyordu ve hemen hemen önem verdiği tek şey de buydu.