Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yıldız Hatıraları

Tahsin Paşa

Yıldız Hatıraları Hakkında

Yıldız Hatıraları konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
7/10
18 Kişi
56
Okunma
27
Beğeni
1.633
Görüntülenme

Hakkında

Saltanatının ve kısa bir süre sonra da vefatının üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen, Abdülhamid ismi halen tartışılmaya devam etmektedir. Bu eser, Sultan II. Abdülhamid'in en yakın isimlerinden biri olan Tahsin Paşa'nın, tarihin en cilveli dönemlerinde Yıldız Sarayı'nda yaşadığı tanıklıkların bir belgesidir. Padişahın sâdık ve has adamlarından biri olan Tahsin Paşa'nın bu hatıratı, konusunun uzmanı olan A.Zeki İzgöer'in titiz çalışmasıyla, eksiksiz bir şekilde okura ulaşıyor. Tarihçiler ve tarihe ilgi duyanlar için önemli bir belge kitap...
Tahmini Okuma Süresi: 15 sa. 25 dk.Sayfa Sayısı: 544Basım Tarihi: Haziran 2017Yayınevi: İz Yayıncılık
ISBN: 9786053260318Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 37.6
Erkek% 62.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Tahsin Paşa
Tahsin PaşaYazar · 5 kitap
Hasan Tahsin Paşa (d. 1859, İstanbul - ö. 1930, İstanbul) Osmanlı bürokratı. II. Abdülhamid devrinde 1894-1908 yılları arasında Mâbeyn-i Hümâyun Başkâtibi olarak görev yaptı. Babası Mesud Efendi'dir. Rüştiye'deki tahsilini tamamladıktan sonra 11 Haziran 1870 tarihinde 13 yaşında Sadaret Mektubî Kalemi'ne girdi. Daha sonra Dahiliye Nezareti Mektubî Kalemi'nde görev aldı ve aynı kalemde başkâtip olarak görev yaptı. 7 Temmuz 1888 tarihinde terfi ederek Bahriye Nezareti Mektupçuluğu görevine atandı. Yeteneği liyakati ve dürüstlüğü sebebiyle Sultan II. Abdülhamid tarafından 26 Kasım 1894 tarihinde Süreyya Paşa'nın vefatıyla boşalan Mâbeyn Başkâtipliği'ne tayin edildi. Bu görevini 4 Ağustos 1908 tarihine kadar sürdürdü. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihatçılar tarafından Serasker Mehmed Rıza Paşa, Râtıb Paşa, Zeki Paşa ve Şehremini Reşid Paşa ile birlikte Sakız Adası'na sürgün edildi. Bir süre sonra affedildi ve sürgünden döndü. Bir süre devlet görevi verilmedi. Cumhuriyet'in ilanından sonra Tekel Tütün Deposu'nda baş kâtiplik yaptı. 1930 yılında İstanbul'da vefat etti. Bilinenin aksine Arap değildi. Dil olarak Sadece Türkçe bilmekteydi.