Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Yol Ayrımı Yorumları ve İncelemeleri
Yol Ayrımı yorumları ve incelemelerini, Yol Ayrımı kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Yol Ayrımı puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçek bir Türk klasiği. En iyi romancılarımızdan biri olan Kemal Tahir’in Esir Şehir üçlemesinin ilk ikisini daha önce okumuştum. Yol Ayrımı’nı en az onlar kadar beğendim. Romanda (Serbest Fırka tecrübesi özelinde) 1930 yılı Türkiye’sinin siyasi ve sosyolojik panoraması mükemmel bir şekilde anlatılmış. Çok sayıda karakter ustaca fırça darbeleriyle kurgulanmış. Okuduğum diğer Kemal Tahir romanlarına göre argo kullanımı sanki daha az. Zevkle ve öğrenerek okudum, özellikle son sayfalardaki psikolojik tahlillerin (bana göre) isabetli oluşundan etkilendim.
Aradan yıllar geçmiş, Cumhuriyet kurulmuş, çocuklar büyümüş, yeni bir çağa girilmiş ve devrimlerde yapılırken habire birde çok partili demokratik hayata geçilmeye çalışılıyor ama ülke buna henüz hazır değilmiş. Esir Şehrin İnsanlarında Esir İstanbul'un ve Anadolu'nun serüveni bu kitapta bir yerde noktalandı ama günümüzde cumhuriyetimiz olarak devam ediyor.
Yol Ayrımı
Esir Şehir Üçlemesinin son kitabında Kamil Bey çok yer almıyor. İkinci kitapta gördüğümüz çocuk Murat yetişkin bir genç olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte ikinci kitaptan tanıdığımız Kamil Bey’ in yakın çevresinden Ramiz Bey, Doktor Münir, kızı Ayşe, eski eşi Nermin, Ramiz Bey’ in oğlu Kadir de kitabın diğer kahramanları. 1930 yılı, dünyayı saran ekonomik buhran ve çok partili hayata geçiş denemeleriyle debelenen genç cumhuriyeti okuyoruz. Dönemi yansıtması elbette çok değerli. Şahsi görüşüm serinin diğer iki kitabı çok daha akıcı ve heyecan vericiydi. İyi okumalar dilerim.
Kemal Tahir üçlemesinin ilk kitabını lisedeyken okumuştum. Kitap sınavı denilen sözlü notu sisteminden nefret ettiğim için küfrede küfrede okuduğum kitabın sınavın 45 almıştım ama kitap ilgimi çekmişti. Yaz tatilinde tekrar okudum sonra üniversitede tekrar karşıma çıktı ve ilk kitabı 3. Kez okuyup sonunda diğer iki kitabı okumaya hazırdım. İkinci kitapta her ne kadar neden bu kadar karakterden söz ediyor dediysem bu kitapta önceki kitaptaki her karakter çok önemli rol oynamıştı. Ne gerek var nerede oturduğunu yazmayadediğim Saka, bu kitapta Ayşe'yi gerçeklerle tanıştıran isim olmuştu. Bunun gibi birçok örnek. Aynı zamanda kitaptaki yeni partiye yaklaşımlara objektif bakış çok hoşuma gitti.
Üçlemenin sonuncusu Yol Ayrımı. Kamil Bey'in neler yaşadığını merak ederken, kitap hiç tanımadığımı sandığım kahramanlarla başladı. Murat, Kadir ve Selim. Okumaya devam edince, Kamil Bey'i hapishanede ziyaret eden Ramiz Efendi'nin oğlu ve yeğeni olduğunu anladım. Yazar üçüncü ciltte yılları atlamış ve olayları 1930'dan başlatmıştı. Yıllar sonra kızıyla tanışan Kamil Bey, kızının da Kuvayi Milliyeci olmasına çok sevinir. Baba kız hemen kaynaşırlar. Bu cillte sadece hapishanedeki arkadaşları vardır. Doktor Münir Bey, Binbaşı Arif Bey, Nuh Bey ve Ramiz Efendi ve çocukları. Murat gazeteci, Kadir ise avukattır. Kitabı okudukça Murat'a hayranlığım artarken, Kadir ise hızla gözümden düştü. Ramiz Efendi'ye böyle bir evlat yakışmadı. Yazar bir yandan kahramanlarını anlatırken bir yandan da Türkiye'nin çok partili hayat sınavını anlatıyor. Serbest Parti'nin açılması Cumhuriyet Halk Partisi'ne rakip olması. Ülkenin ikiye bölünmesi. Seçimlerde olayların olması. Her iki tarafın birbirinden nefret etmesi ve sonunda Serbest Parti'nin dağılmasıyla kitap bitiyor. 1930'ların günümüzle benzer o kadar çok yönü var ki. "Tarih tekerrürden ibarettir" sözü akla geliyor. Okunması gereken bir seri, okumanızı tavsiye ederim.
Bir devlet müzesinin değerini kat kat artıracak bir tabloyu satın alıp duvarınıza asmışsınız da , yıllardır bir kere bile bakmamışsınız. Koca bir salon dolusu kitaplarınız var, duvarları kaplamış baştan başa...lüks baskılar... Birini bile açmamışsın... Okumak için demiyorum resimlerine bakmak için olsun... Milyonlarınız var sofrada dana eti posası geveliyorsunuz. Tonlarla şampanya,viski satın almaya gücünüz yeterken ancak bir bardak maden suyu içmenize izin vermiş doktorunuz...gene de boyuna biriktiriyorsunuz...' ilerde lazım olur belki' demeniz bile artık sizi gülünç edecekken ... Topladıklarınız süprüntü değil de nedir ?