Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüksek Ökçeler (Cep Boy)

Ömer Seyfettin

Yüksek Ökçeler (Cep Boy) Gönderileri

Yüksek Ökçeler (Cep Boy) kitaplarını, Yüksek Ökçeler (Cep Boy) sözleri ve alıntılarını, Yüksek Ökçeler (Cep Boy) yazarlarını, Yüksek Ökçeler (Cep Boy) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... elli senedir gezmekle bitiremediği şu İstanbul "bir milyon küsur sayfalı" kocaman bir kitaptı.
Reklam
Felaket zamanında ümitsizlikte en boş, en çürük temeller üzerine ümit bina etmek ne hoş bir tesellidir!
".. Büyükleri küçükler, zenginleri fakirler, kuvvetlileri zayıflar, güzelleri çirkinler çekemezler... "
Binecek Şey
Ne olduğuna dikkat etmediği "dünya"nın üstünde bir duman içindeymiş gibi, "hiç"i görmeyerek yaşardı. Aşkı, Allah'ı, gerçeği, mutluluğu, amacı ruhundaydı. Aşkın dışındaki şeyler onun etrafında toplanmış bir küme bulutuydu. "Vücut" yoktu.
Sayfa 53 - Gün Yayıncılık (sabah gazetesi)Kitabı okudu
Reklam
Binecek Şey
Onun düşüncesince köylerin, kasabaların, şehirlerin adlarına da gerek yoktu. Hepsi "dünya" demekti. Balık, denizinde nasıl hiçbir mantığa, hiçbir kanuna bağlı olmadan, rahat rahat yüzerse, o da dünyasında öyle serbest gezerdi. Ilkbaharlar, sonbaharlar, yazlar, kışlar doğanın birer efsanesiydi. Hükümet, kanun, aile, din, ahlak, kısaca her şey onun için anlamı olmayan birtakım uydurma şakalardı. Vücut bir rüyaydı. Yaşam bir seraptı. Ancak cahiller bu rüya ile seraba aldanırlar, boş yere üzülürlerdi. Gerçek "bir"di. O da "aşk"tı. Aşkı idrak eden büyük gerçeğe ermiş, dış, iç evrenin, hakkın anlamını anlamıştır.
Sayfa 52 - Gün Yayıncılık (sabah gazetesi)Kitabı okudu
Yüz Akı
"Ulan, bu ne hal?" Saf çoban, uğradığı haksızlığa şaşırmış gibiydi. Fakat yine mantığını kaybetmemişti. acı bir serzeniş ile: "Ne olacak efendim," dedi; "hesabını doğru veren böyle yüzünün akıyla dışarı çıkar."
Sayfa 50 - Gün Yayıncılık (sabah gazetesi)Kitabı okudu
Yüz Akı
"Hepsini yanmış, kül olmuş farzediyorum. Artık dünyada bir tane olsun doğru adam yok.", dedi. Doğruluğun varlığına dini gibi iman eden Müftü: "Var ama, sen bulamıyorsun.", diye başını salladı. Mehmet Efendi kızdı: "Yok, yok, yok. Vallahi, billahi yok. Herkes yalancı, herkes dolandırıcı. Denemediğim ne hısım kaldı, ne akrabam. Kardeşim bile beni aldattı."
Sayfa 45 - Gün Yayıncılık (sabah gazetesi)Kitabı okudu
Velinimet
"Yani zengin işte...", dedim. Logariymacı durdu. Derin siyah gözlerini açtı: "Ne o? Beğenemiyor musun?" diye güldü, "kuruntuyu bırak. Zenginlik bu! Şarap değil yavrum! Eskisi de bir, yenisi de!"
Sayfa 44 - Gün Yayıncılık (sabah gazetesi)Kitabı okudu
Reklam
Velinimet
Logaritmacının azme, iradeye, emeğe, hesaba dair söylediği geometrik hikmetleri dinlerken, artık göğsümün, görünmez kesme kaya yığınları altında ezildiğini duyuyordum. Doğru dürüst eğitim bile görmemiş yalınayak, başıkabak bir uşak yamağının ip ameleliğinden ustabaşılığa, ustabaşılıktan fabrikatörlüğe, fabrikatörlükten müteahhitliğe, müteahhitlikten arabayla milyonerliğe yürüdüğünü görmek bilmem neden, bana acı geliyordu. Kıskanıyor muydum? Evet, kıskanıyor muydum? Ama neden? Amerika'nın en ünlü, en büyük iktisat kralları da on parasız işe başlamamışlar mıydı? Muhakemem, mantığım üzüntümü düzeltemiyordu. Uzandığı ciğerin karşısında "pis!" diye yalanan sıska bir kedi kadar zavallıydım. Kendimi tutamadım. Sanki bu zenginliğe, bu emeğe hiç önem vermiyormuşum gibi, aşağılayarak yüzümü ekşittim.
Sayfa 43 - Gün Yayıncılık (sabah gazetesi)Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.