Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sokrates Öncesi İlk Filozoflar ve Pythagorasçılar

Yunan Felsefe Tarihi 1

W. K. C. Guthrie

Yunan Felsefe Tarihi 1 Sözleri ve Alıntıları

Yunan Felsefe Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, Yunan Felsefe Tarihi 1 kitap alıntılarını, Yunan Felsefe Tarihi 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Demek ki o zamanlar Pythagoras'ın din konusunda Zerdüşt'ten ya da kimi Pers Magoslanndan eğitim aldığı yönünde, kökeni büyük olasılıkla Aristoteles'e kadar geri giden sağlam bir rivayet vardı. Ama konuyla ilgili ayrıntıları ancak Greko-Romen döneminin yazarlarından öğrenilebiliyoruz ve bunlar, bu inancın aslında öğretiler arasındaki gerçek ya da hayali benzerliklere dayanan bir varsayımdan ileri gitmediği izlenimini veriyor. Pythagorasçıların kişisel olmayan ilkelerinin tersine Zerdüştçülüğün iki nihai ilkesinin kişisel Tanrılar olmasından rahatsız olrnazsak, temel ilkelerde belli bir benzerlik olduğunu söyleyebiliriz. Hatta bu Pers dininin tam olarak tektanrıcı mı yoksa ikici mi olduğu konusunda da belirsizlik sözkonusudur. Bu da kimilerinin Pythagorasçıların monizmini savunmasını ve bizim de birlik ya da sınır ilkesinin öbür ilkeden en azından daha yüksek değere ve öneme sahip olduğu sonucuna varmamızı akla getiriyor.
Sayfa 262Kitabı okudu
Taylor'a göre bu diyalog boyunca Platon beşinci yüzyıldaki Pythagorasçı dünya anlayışını yinelemekle kalmıştır. Bu konuda ona büsbütün katılan çok az kişi olsa bile onun yorumundaki şu tümeeleri (s. 1 33) onaylamaya yetecek kadar şey gördük: Aristoteles'in, Platon'un sözlü öğretilerinde rastladığı "benzer benzerle bilinir" varsayımı diyaloglarda oldukça yaygındır ve Pythagorasçılar kadar Sokrates ve Platon'a da özgü bir kanaat gibi görünür. Devlet'in Il ve III. kitaplanndaki genç "muhafızların" ruhlarını, göze ve kulağa hitap eden marifetlerle bezeyerek ahlak yönünden yetiştirme tasarısının temelinde de yine bu kanaat vardır. Bu "erken eğitimin" ana ilkesi ruhun seyrettiği şeye ister istemez benzeyeceği, onun karakterine bürüneceği ilkesidir ve bu da açıkça Pythagorasçı bir ilkedir.
Sayfa 221Kitabı okudu
Reklam
Baccou:
''Bilimse araştırma hakikati sırf hakikat olduğu için sevmek kadar belli bir soyutlama ve saf kavramlarla akıl yürütme yeteneğini de gerektirir, yani felsefi bir ruhu gerektirir, çünkü sözcüğün katı anlamıyla bilim en erken filozofların cesur spekülasyonlarından doğmuştur.''
Sayfa 52 - Kabalcı Yayınevi
Theophrastos "Anaksimenes'te de devinim ebedidir" dedikten sonra değişimin de bu ebedi devinim aracılığıyla ortaya çıktığını söyler. Burada Anaksimenes için ebedi devinimi "varsaydı" demek yerinde olacaktır, çünkü Anaksimandros (ve kuşkusuz Thales) gibi o da buna bir açıklama sunmamıştır. Aristoteles'e göre böyle bir
Sayfa 140Kitabı okudu
Platon'a göre "zaman göklerle birlikte varlığa gelmiştir" (38B). "Gökleri düzenlerken Yaratıcı bir yandan da hep birlik içinde olan ebediyetin sayıya göre devinen ebedi bir imgesini yaptı. Bizim zaman dediğimiz şey bu imgedir; zira gök doğmadan önce günler, geceler, aylar ya da yıllar yoktu; [Yaratıcıl gögü oluştururken onları
Sayfa 343Kitabı okudu
Ögelerin en saf halde olduğu göğün en üstteki yöresine [Philolaos] Olympos Olympos dairesinin aşağısında bulunan, bes gezegenin ve güneş ile ayın konumlandığı yöreye kozmos, bunların altında, degişim ve oluşumun yuvası olan yerin çevresindeki ayalu aleminde de ou- runos diyor. -214 (b) Aétius, 11:20.12 (güneşin doğası üstüne) (Diels-Kranz, 44A19): "Pythagorasçı Philolaos güneşin cam gibi olduğunu söyledi. Kozmostaki ateşin yansımasını alırmış ve onun ısısını ve işığını süzüp bize yollarmış, böylece bir anlamda iki güneş varmış: kozmostaki ateşli toz ve güneşten ayna gibi yansıtılan... Aynadan yansıyıp bize yayılanı ışım bir üçüncü olarak ayırt et mezsek elbette "215 Aetius, II:30.1 (Diels-Kranz, 44A20): "Aralarında Philolaos'un da bulunduğu kimi Pytha- gorasçılar ayın yeryüzüne benzeyen görünüşünü, bizim dünyamızda olduğu gibi ayda da can- hıların yaşamasıyla, ama oradaki canlı yaratıklar ve bitkilerin dünyamızda olanlardan daha bu- yük ve daha güzel olmasıyla açıklıyor. Gerçekten de aydaki hayvanlar buradakilerden on beş kat daha güçlüdür ve dışkılamazlar; ayrıca gün de, aynı oranda daha uzundur."
Sayfa 291Kitabı okudu
Reklam
Bir felsefe okulundan çok dinsel bir tarikat olan bir toplulukta kurucuya özel saygı gösterilir. Kurucuyu gerçekten Tanrısallaştırılma değilse bile en azından kahramanlaştırma ya da azizleştirme eğilimi doğar ve sonuçta kurucunun anısı bir mit sisi tarafından kuşatılır. Aynı şey çok geçmeden Pythagoras'ın da başına gelmiştir. Hero dotos (IV:95), Trakyalı Zalmoksis'in nasıl Pythagoras'ın kölesi ve öğrencisi haline geldigini anlatırken ikisinin tanışmalarından söz eder. Herodotos öykünün doğruluğundan kuşkulanır, nitekim aslında Zalmoksis kesinlikle bir Trakya Tanrısıydı. Aristoteles Pythagorasçılar hakkındaki tezlerini kaleme aldığı sırada bu mitler çoktan dillerdeydi. Aristoteles'in eserinden yapılan alıntılarda Pythagorasçıların akıl sahibi yaratıkları "çok gizli bir üçlü ayırımla sınıflandırdıklarından söz edilir: Tanrılar, insanlar ve Pythagoras gibiler. Ayrıca Aristoteles anlatılan şu hikâyeleri de anmıştır: Pythagoras aynı anda iki yerde görünmüş, soyunurken kalçasının altından olduğu fark edilmiş, bir ırmağı geçerken ırmak Tanrısının ona, "selam sana Pythagoras!" diye seslendiği duyulmuş, zehri ölümcül bir yılanı ısırarak haklamış ve saire. Pyhtagoras kehanetlerde de bulunmuş ve Krotonlular kendisini Hyperboreiali Apollon'la özdeşleştirirlermiş. Pythagoras'ın hayatıyla ilgili en eski kaynak Aristoteles'tir ve kendi başlarına gayet inandırıcı görünen kimi aktarımlar elbette bu gibi mitler yüzünden kuşkulu hale gelir.
Sayfa 160Kitabı okudu
Böyle konuşmalı kışın ateş çevresinde, Yumuşak bir yatağa uzanmış, karın tok, Tatlı şarap içip fındık yerken: "Söyle bakalım adın ne, yurdun nere, yaşın kaç. Medlerin geldiği yıl sen kaç yaşındaydın?" (fr. 22) Şimdi yerler süpürülüyor, eller ve kupalar yıkanıyor, Başımızda taze örülü çelenkler , Hoş kokulu merhem şişesi
Sayfa 365Kitabı okudu
Herakleitos'un kitabı şöyle başlıyordu. Her zaman bu (yani "anlatacağım"] Logos var olmasına (ya da doğru olmasına) karşın insanlar yalnız işitmeden önce degil, işittikten sonra da onu anlamıyorlar. Her sey bu Logos'a göre olup bittiği ve ben her şeyi doğasına göre ayırt ettigim ve nasıl oldugu nu bildirip açıkladığın halde,
Sayfa 431Kitabı okudu
Anaksimandros bu fikri ilk kez felsefi bir dille ifade etmeye çalıştığı sırada töz ile özellik arasında açık bir ayrım yapmak olanaksızdı. Anaksimandros daha önce "snırsız sıfatını adlaştırdığı gibi şimdi de karşıtları "sıcak," "soğuk," "yaş" ve "kuru" sıfatlarıyla adlaştırdı. Cornford'un söylediği gibi bunlar Anaksimandros için nitelik degil, birer şeydi. "Sıcak olan bir tözün özelliğini ifade eden bir sıfat olarak sıcak sıcaklık değildi. Sıcak bir şeydir ve karşıtı olan 'soğuk' da başka bir şey. Dolayısıyla sıcakla soğuk tıpkı şarapla su gibi ayrıştırılmaz bir biçimde karışabilecek iki karşı şey diye düşünülebiliyordu."
Reklam
(d) Kozmoloji Pythagorasçi kozmolojinin Aristotelesçe kaydedilen en dikkate değer yanı, yerl evrenin merkezindeki konumundan çıkarıp başka gezegenler gibi merkezin çevre- sinde dönen bir gezegene dönüştürmesidir. Bu fikrin Platon-öncesi düşüncede dengi oktur ve bilimsel hayal gücünde Platon'u bile aşan cesur bir sıçramanın gerçekleş mesini
Sayfa 289Kitabı okudu
Dünyanın ana öğeleri sayılardır. Bildiğimiz gibi sayılar da daha öncelikli öğelerden -sınır ve sınırsız, tek ve çift- oluşturulur, ama kozmogoni açısından "başlangıçta Bir vardı". Başka bir pasajda Aristoteles yine yakınır: "Monatların büyüklüğe sahip olduğunu düşünüyorlar, ama büyüklüğe sahip ilk birimin nasıl kurulduğunu
Sayfa 284Kitabı okudu
Doğası bakımından Tanrı saf zihin ya da akıldır, çünkü en yüksek varlık tipi, maddeden ayrı var olduğu düşünülebilen tek varlık odur.
Sayfa 29 - Kabalcı Yayınevi
Gerçeğin ve olanaklının sınırlarını kesinlikle aşan, Yunanlıların en önemli dinsel fikirlerini, hatta Tanrılarını Mısırlılardan aldığı iddiası Heredotos'un meşhur bir tezidir.
Sayfa 171 - Kabalcı Yayınevi
Pythagorasçılara göre felsefenin en önemli kısmı insanı, insan ruhunun doğasını ve bunların başka yaşam formlarıyla ve evrenle ilişkilerini öğreten kısmıydı.
Sayfa 193 - Kabalcı Yayınevi
146 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.