Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yunanlılar Mitlerine İnanmışlar Mıydı?

Paul Veyne

En Eski Yunanlılar Mitlerine İnanmışlar Mıydı? Gönderileri

En Eski Yunanlılar Mitlerine İnanmışlar Mıydı? kitaplarını, en eski Yunanlılar Mitlerine İnanmışlar Mıydı? sözleri ve alıntılarını, en eski Yunanlılar Mitlerine İnanmışlar Mıydı? yazarlarını, en eski Yunanlılar Mitlerine İnanmışlar Mıydı? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşanılan çağın tarihini yazmaya geçmiş yüzyılların tarihininkinden daha fazla değer verilmesinin nedeni neydi? Nedeni şuydu; geçmişin zaten kendi tarihçileri vardır, halbuki içinde bulunulan dönem bir tarihçinin tarihsel kaynak olmasını ve geleneği oluşturmasını beklemektedir; biliyoruz, eski bir tarihçi kaynakları ve belgeleri kullanmaz: Kaynak ve belge kendisidir; daha doğrusu, tarih kaynaklardan yola çıkılarak yapılmaz: Tarih, tarihçilerin bize bildirdiklerini düzelterek ve gerekirse tamamlayarak, söylediklerinin aynısını yeniden vermekten ibarettir.
Sayfa 20 - pdfKitabı okudu
Reklam
Tarihçi hakikati, her şeye karşın, çarpıtmadan keyfine göre daha çarpıcı ya da daha yumuşatılmış renkleriyle sunabiliyordu. Bu nedenle, Cicero'nun Lucceius'dan "konsüllüğünün çalışmalarını biraz daha değerli", belki olduğundan daha değerli "göstermesini" ve "tarih anlayışının kurallarını pek fazla göz önünde bulundurmamasını" istediği ve modern tarihçiler tarafından çok irdelenen mektubuna şaşırmamak ve kızmamak' gerekir; bu, her zaman bir kısmı kendinden yana olacak okuyuculara sahip bir gazeteciden fazlaca kabalık etmeden istenebilecek şeyleri geçmeyen basit bir iltimas işidir.
Sayfa 25 - pdfKitabı okudu
Çünkü dinle ilişkisi en zayıf mitolojilerden biri olan Yunan mitolojisi aslında tamamen halka dayanan edebi bir türden başka bir şey değildir; eğer edebiyat sözcüğü gerçeklikle kurmacanın birbirinden ayrılmaya başlanmasından önce, yani efsanevi ögelerin serinkanlılıkla kabul edildiği zaman için geçerli olursa, bu mitoloji geniş kapsamlı ve özellikle de sözlü bir edebiyattır.
Sayfa 30 - pdfKitabı okudu
Bizim çağımızdaki doğal eğilim, düşünce ürünlerini sosyolojik olarak açıklamaktır: Bir yapıt karşısında kendi kendimize şu soruyu sorarız: "Topluma ne vermeyi amaçlıyor?" Bu çok aceleci bir tavırdır. Edebiyat açıklamasını ya da edebi metin yorumlamasını bir edebiyat sosyolojisine indirgememek gerekir.
Sayfa 34 - pdfKitabı okudu
Perseus için
Kahramanları kendi saygınlıklarından çok, onları desteklemeye değer bulan tanrıların lütfu yüceltiyor, oysa ki, kahramanlar bile tanrısal bir gücün yardımı olmadan başaralı olamayacaklarına göre, bu lütfun ölümlüleri alçak gönüllülüğe teşvik etmesi gerekir.
Sayfa 36 - pdfKitabı okudu
Reklam
Bizim gözümüzde, tümdengelim ve kuantum fiziği gibi bazı hakikat programlarında Einstein hakikattir, fakat, eğer İlyada'ya inanıyorsak o da kendi mitik hakikat programında diğerinden daha az hakiki olmayacaktır.
Sayfa 37 - pdfKitabı okudu
Hakikate aykırı olmak bir yana, kurmaca hakikatin bir alt ürününden başka bir şey değildir: Hayali dünyaya girmemiz, yani denildiği gibi pusulayı şaşırmamız için İlyada'nın kapağını açmamız yeter; tek küçük fark, sonunda bizim ona inanmamamızdır. Öyle evrenler vardır ki kitabı kapattığımızda hala inanmaya devam ederiz, yine öyle evrenler vardır ki kitap kapandığında artık inanmayız.
Sayfa 38 - pdfKitabı okudu
Gerçekliğin bir anlamı yoktur, ayrıca geçmiş ya da uzak olanın güncel ve yakın olana benzermiş gibi tasarlanması da gerekmiyor. Mitin soylu, platonik ve bireyin deneyimine, ilgilerine, hükümet üyelerinin cümleleri kadar ya da okulda öğretilen ve söylenince inanılan derin kuramlar kadar yabancı bir zamana oturtulmuş bir içeriği vardı; ayrıca mit, başkasının inancından öğrenilmiş bir bilgi idi. İşte, Yunanlıların mit karşısındaki ilk tutumu bu olmuştur; bu inanç biçiminde Yunanlılar başkasının sözüne bağımlı kalmak durumundaydılar. Bunun iki etkisi olmuştur. Birincisi, hakikat ve kurmaca karşısında uyuşukluktan doğan bir tür kayıtsızlık ya da en azından bir çeşit tereddüt ortaya çıkmış; ikinci olarak, bu bağımlılık sonunda bir başkaldırıya yol açmıştır: İnsanlar her şeyi kendince, kendi deneyimlerine göre yargılamak istemişlerdir. İnsanı olağanüstü ile günün gerçekliğini karşılaştırmaya iten ve başka inanç biçimlerine geçiren şey tamamen bu güncel olaylar ilkesidir.
Sayfa 45 - pdfKitabı okudu
En yaygın inanç biçimi, başkasının inancı üzerinden duyulan inançtır; ben henüz gitmediğim Tokyo'nun varlığına inanıyorum, çünkü coğrafyacıların ve seyahat acentelerinin beni aldatmaktan bir çıkarı olacağını sanmıyorum.* *Başta De utiliate credendi adlı yapıtında olmak üzere Aziz Augustinus'daki önemini bildiğimiz bu düşünce Galenos'ta da görülür, De la meilleure secte, à Thrasybule.
Sayfa 46 - pdfKitabı okudu
Reklam
...yalancı bundan bir şey kazanmıyor ve bize herhangi bir haksızlık yapmıyorsa bu yalan, yalan değildir: Çıkar gözetmeyen bir yalan aldatmaca değildir. Mit ne doğru, ne yanlıştı, o bir tertium quid idi. Eğer, doğruluğu üçüncü kaynaktan, yani profesyonellerin otoritesinin kaynağından gelmeseydi, Einstein da bizim için böyle olurdu.
Sayfa 46 - pdfKitabı okudu
Mitleri eleştirmek demek onun yanlışlarını ortaya koymak değil, daha çok ondaki "hakikat" temelini bulmak demekti. Çünkü, bu hakikatin etrafı yalanlarla kaplanmıştır. "Bir hakikat temeli üzerine kurmaca bir yapı yerleştirilirken, her zaman insanların büyük bir kısmı vaktiyle geçmiş, hatta hala geçmekte olan olaylara inanmaktan alıkonulmuştur; uydurulmuş mitler duymaktan hoşlananlar, aynı zamanda bunlara kendi saçmalıklarını eklemeye de sürüklenmişlerdir; böylece yalnızca, yalana buladıkları hakikate zarar vermeyi başarmışlardı".
Sayfa 80 - pdfKitabı okudu
Onlara göre, mitler özünde, otantik tarihsel efsanelerdir, çünkü var olmayan şeylerden nasıl söz edilebilirdi? Hakikat değiştirilebilir ancak hiçten söz edilemezdi.
Sayfa 81 - pdfKitabı okudu
Mitlerin bir hakikat temeli vardır.
Yunanlılar için mitik bir gelenek, olağanüstülüğüne karşın hakikidir; Origenes bunu çok iyi dile getirmektedir: Otantik olduklarında bile tarihsel olaylar bir kanıtlama konusu oluşturmazlar; örneğin, eğer birisi, öyküleri Akhilleus'un bir tanrıçanın oğlu olması, Aineias'ın Aphrodite'nin oğlu, Sarpedon'ün Zeus'un oğlu olması gibi hakikate aykırı şeyler içerdiği için reddetseydi, Troya Savaşı'nın gerçekten yaşanmış olduğunu kanıtlamak olanaksız olurdu; kanıtlama, "Troya'da gerçekten bir savaşın yaşanmış olduğu yönündeki evrensel inanışa içinden çıkılmaz bir biçimde karışan tüm mitik kurmacalardan" rahatsız olduğumuz kadar sıkıntılı olurdu; yine varsayalım ki, diye devam eder Origenes, "herhangi birisi bu öyküye yarı insan Sphinks karıştığı için "Oidipus'a, İokaste'ye, Eteokles'e ve Polyneikes'e inanmayı reddediyor: Bu durumda kanıtlama bir kez daha olanaksız olurdu; bu öykü hakkında ne söyleniyorsa, öyküsü hiçbir hayali öge içermemesine karşın, Epigonlar hakkında, Heraklesoğulları'nın dönüşü ve bunun gibi binlerce başka öykü hakkında da aynı şeyler söylenecektir." Öyleyse, mitlerin bir hakikat temeli vardır ve eğer herkesin kabul ettiği Troya ve Thebai savaşlarının tarihsel gerçekliği kanıtlanamıyorsa bu, hiçbir olay kanıtlanamadığı için böyledir.
Sayfa 83 - pdfKitabı okudu
Akılcıdan daha akılcısı vardır: Şairlerin mitolojiyi zevk için uydurduklarına ciddi olarak inanılabilir mi? Düş gücü uyduruk bir şey olabilir mi? Platon'a göre, eğer iyi seçilirlerse mitlerin eğitici olabileceğini söylemek az bile gelir: Strabon her mitin eğitici bir niyeti olduğunu ve şairin Odysseia'yı eğlendirmek amacıyla değil, coğrafyayı öğretmek için yazdığını düşünür. İmgesel olanın akılcılık tarafından yanlış diye suçlanmasına, imgeselin gizli bir mantığa uygun olduğu savunularak karşılık verilmektedir. Zira, yalan söyleniyor olunamazdı.
Sayfa 84 - pdfKitabı okudu
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.