Yürekteki Hayvan kitaplarını, Yürekteki Hayvan sözleri ve alıntılarını, Yürekteki Hayvan yazarlarını, Yürekteki Hayvan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitapta diktatörlüğün ve komünizmin eleştirisi yapılıyor. Romanya'da demokrasi vasıtasıyla iktidara gelen daha sonra komünist bir ideoloji ile diktatörlüğünü ilan eden halka kan kusturan liderin dönemi dört arkadaşın yaşadıkları üzerinden okura sunuluyor. Çok karmaşık ve takibi zor olan bir anlatım biçimi benimsendiğini söyleyebilirim.
Kitabı okurken 1984 romanını sürekli anımsadım. İki kitapta da komünizm ve diktatörlük eleştirisi var. 1984 romanında distopik bir dünya okurun zihnine çizilirken burda yaşanan bir dönemin eleştirisi yer alıyor. 1984 romanının anlatımı daha sade ve anlaşılır iken bu kitapta o sadeliği ve anlaşılırlığı göremiyoruz. Şiirsel bir üslubu var bu romana farklı bir hava katıyor ama anlatımı okuru fazlasıyla yoruyor. Nobel ödülü alacak seviyede bir eser olduğunu şahsen düşünmüyorum. İdeolojik bir roman olduğu için komünizme karşı mücadele eden ona yakın Kapitalist ideolojiyi benimsemiş ülke tarafından yayın hakları satın alınmış ve okunmuş. Son zamanlarda okumakta zorlandığım kitaplardan biri olduğunu da söyleyebilirim. Biraz zamana yayılıp sindirilerek sakin zamanlarda okunması gereken bir roman.
Popüler olan 1984 romanının farklı bir versiyonunu okumak isteyen herkese tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim.
Kadınların sırtlarını dayamak için yine kadınlara ihtiyacı vardır hep, dedi Edgar. Birbirlerinden daha fazla nefret edebilmek için arkadaş olurlar. Nefret ettikçe de daha sık bir araya gelirler. Kadın öğretmenlerde görüyorum bunu. Biri fiskos ederken öteki kulağını uzatıp ağzını kuru erik gibi aşağı sarkıtıyor. Zil çaldığında birbirlerinden ayrılamıyorlar bir türlü. Sonsuza dek sınıf kapısının önünde dikilip duruyorlar; kulak ağıza girmiş durumda; dersin yarısı geçiyor.
Şarkı söyleyen büyükanne yıllardır evdeki kimseyi tanımıyordu. Şimdi ise babamı tanımıştı, çünkü aklı başında değildi, çünkü baba artık yaşamıyordu. Şimdi babamın yürek hayvanı büyükanneme acı veriyordu.
"Başarısızlık soluk almak kadar olağan geliyordu bize. Bizi birbirimize bağlıyordu, tıpkı güven gibi. Ama buna herkes kendisi adına sessiz sedasız bir şey daha ekliyordu: kendi başarısızlığını. Kimse kendinden hoşnut değildi ve acı veren bir değersizlik duygusunun patlamalarını yaşıyordu."
'cepteki bir delik kadar ucuzdu ölüm: elini cebine soktuğunda bedeni deliğin içine düşerdi...''
herta müller'in yazarlığı şairliğiyle birleşince çok muazzam bir eser çıkmış ortaya... yazar, diktatöryel bir rejimde korku, fakirlik ve umutsuzluk içinde yaşayan insanların hayatlarını şiirsel anlatımıyla harikulade betimleyerek okuyucu da günlerce sürecek bir etki bırakıyor.
“…korku kafalarımızda bireyseldi, tıpkı buluşmadan önce yanımızda getirdiğimiz zamanki gibi. Onu birbirimizden saklamak için, sürekli gülüyorduk. Oysa korku yer değiştirebiliyordu. Yüzümüze hakim olsak, bu kez seslerimize sızıyordu hemen. Yüzlerimizi ve seslerimizi felce uğratmayı başardığımızda, parmaklarımıza iniyor, sonra orayı bile terk edip dışarı çıkabiliyordu. Derinin yüzeyine yayılıyor, serbestçe ortalıkta dolanıyordu. Yakınımızdaki nesnelerde görüyorduk onu.”
“Herkes onun zarar görmesiyle sevinçten çıldıracağı günü bekliyor, ama o gün hiç gelmiyordu. Diktatörün cesedi herkesin kafasına sızmanın yolunu buluyordu, tıpkı kendi bitmiş yaşamları gibi. Herkesin isteği ondan daha uzun yaşayabilmekti.”