Yusuf ve Kardeşleri - Yusuf Mısır’da - 3. Cilt Gönderileri
Yusuf ve Kardeşleri - Yusuf Mısır’da - 3. Cilt kitaplarını, Yusuf ve Kardeşleri - Yusuf Mısır’da - 3. Cilt sözleri ve alıntılarını, Yusuf ve Kardeşleri - Yusuf Mısır’da - 3. Cilt yazarlarını, Yusuf ve Kardeşleri - Yusuf Mısır’da - 3. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu noktada biraz soluk alalım ve bu konuyu doğru dürüst irdeleyelim! Kendimizi kadının yerine koyarak günlerce ve gecelerce bunları düşünerek gitgide büyüyen ıstırap ve haz duygularını yaşayalım! Bu tercih sıkıntısı gerçek miydi, şerefi yok edici bir şey miydi, kurban olarak insanın kutsal şerefini yok eder miydi? İşte sorun buydu. Tanrıya adanmış olmak ile bekâretini muhafaza etmek aynı şey midir? Evet ve hayır; çünkü gelinlik konumunda bilinen çelişkiler birbirini dengeleyecek şekilde ortaya çıkar, aşk tanrıçasının simgesi olan peçe, aynı zamanda bekâretin, daha doğrusu iffetin, rahibenin ve aynı zamanda aşk coşkusuyla tutuşmuş bir kadının da simgesidir.
...
Burada bir karar vermek üzere kendi kendisiyle mücadele eden âşık bir kadmın düşüncelerine katıldık.
...
İnsan haysiyetinin, erkeklik ve kadınlığın her ikisinin birlikte cinsel değişimler içinde gerçekleşmiş olacağı söyleniyor, bunu inkâr etmek gereksizdir; bunun, bir çiftin herhangi birisinde olmadığı durumlarda da, yani insanlarla ilgili olanın dışında da olduğu görülür -ve öyle olmasaydı, niye hep insan haysiyeti diye bir kavram ortaya çıkmış! Bu yüzden buna uygun düşen destekleyici girişimler hep saygındır, çünkü burada manevi bir değer söz konusudur -dürüstlük ifadesidir, insanın yüz akı demektir- ve sürekli olarak ve hiç kuşku duyulmadan insana saygınlık katan, onu öne çıkaran bir sıfattır. Ama hakikat denilen şey acıdır, bu onun yapısın da olan bir şeydir ve insanın bunu kendisinin itiraf etmesini bekler;
insanın akıl ve fikir ortamında gelişen her şey, zorla, zahmetle ve yine de süreklilik kazanamayacak bir şekilde sonsuz-doğallığı elde etmeye çalışır. Ahlak konusunda şerefli isimlere ne kadar az rastlanır; toplumsal mutabakatla bunu sağlamak ve yaşatmak, etin sessiz kalan vicdanındaki karanlık ve derinlerdeki gerçeklere karşı bunu sürdürmek ne kadar da zordur; bu akıl ve fikir denilen olgu tarafından ne kadar da kolay bir şekilde aldatılabilmektedir; bunu biz bu hikâyenin en başlarında, Rahel’in şaşkınlık ve aklının telaşa kapılması hâlinde görmüştük.
İnsanlığın başlangıç dönemlerinde sempatiyle karşılanan ve geçip giden ömrün, son döneminde ise işte insanlık tarihine katıldığımız birlik ve beraberlik olgusunun işaretinin aynen sabit kaldığını hissederiz.