Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yüzdeki Leke

Mustafa Aydoğan

Yüzdeki Leke Sözleri ve Alıntıları

Yüzdeki Leke sözleri ve alıntılarını, Yüzdeki Leke kitap alıntılarını, Yüzdeki Leke en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Söz, umut taşımalıdır. İnsanı, kendi yükseğine çıkaracak en kısa yol umut yoludur. # Umut taşıyan söz, yumuşak ve uysal olur. Bu sayede kendine etki alanı bulur.
Dostluklar, bilinmezin, tanımlanamaz olanın gücüne çok şey borçludur. İki insanın birbirine olan güvenini, sevgisini, bağlılığını, saygısını hangi düşünsel disiplin açıklayabilir ki! Eğer meçhulleri olmasaydı insan kendini bile tanıyamazdı. Çünkü meçhul, bilineni anlamlı ve gerekli kılar. Bana öyle geliyor ki; dostluğun özü, çekirdeği sevgi değil, inançtır. Dostumuza "inanırız". İnanç, değerlerden oluşur ama duyguları da içerir. Sevgiye göre daha karmaşık, daha bütünlüklü bir yapısı vardır. Sevgi, tek boyutlu kalır. Dostluğun sürmesi, dinamizmi, yapıcı ve kalıcı oluşu, dayandığı değerlere bağlıdır. Değerler ortadan kalkarsa, sevgi tek başına dostluğu taşıyamaz. Ne var ki, sevgi olmazsa dostluk bahsi de anlamsız kalır.
Reklam
Eger Zweig'la karşılaşsaydım kimleri yazmasını isterdim? Said Nursi'yi yazmasını isterdim, Fuzuli'yi yazmasını isterdim. Tanburi Cemil Bey'i yazmısını isterdim. Ahmet Hamdi Tanpınar'ı yazmasını isterdim, Nurettin Topçu'yu yazmasını isterdim. Nuri Pakdil'i yazmasını isterdim. Sezai Karakoç'u yazmasını isterdim. İsimleri çoğaltabilirim. Hayatları ile sanat ve düşünceleri arasındaki menfezi görmek istediğim daha birçok insan var,
Yalnızlık Biz gidince geride bıraktığımız sessizliktir Bir kadın gibidir yalnızlık
Sayfa 50 - EOY Yayınları -1.Baskı-Kasım 2014 ·
Ortalama insanı yakalayan eser, toplumu yakalamış sayılır. O eser, toplumda bir yankıya yol açar dönüşmesine zemin hazırlar ve geleceği belirler. Bir edebiyat eserinin de toplumsal etkisinden ancak bu noktadan bakarak söz edebiliriz. Her tür edebi yeniliğin karşılık bulma çabası ve arzusunun nihai hedefinde ortalama insan vardır. Ortalama insana nüfuz edemeyen, onun acılarına, sancılarına ve arzularına bir karşılık oluşturamayan yenilik, varoluşu ya da ortaya çıkışı açısından heyecan verici olsa bile geleceğe ve topluma etki etme şansına sahip olamaz. Ortalama insan, aslında yeniliğe açık ve devingendir. Aşırı olana kapalı değildir. Yeter ki kendisinde mevcut ama çoğu kez de farkında olmadığı duygularına dokunacak eser ona ulaşsın!
Bir araya gelip susma toplantıları yapılsa aslında, Susma panelleri düzenlense, Susma şölenleri tertip edilse. Susma ödülleri verilse, Mesela, susma birinciliği! Tabii, mansiyonlar da verilmeli. Ağlama mansiyonu. Gülmeme jüri özel ödülü. Şaka değil bunlar. Böyle ödüller var. Ve sahiplerini her an buluyor. Altın tepsiler içinde her an sunuluyor onlara da, biz göremiyoruz Keşke görebilseydik! Ödüller ödülünün susmadan geçtiğini bilseydik! Bir kandil ışığı altında susarak birbirini anlamanın yolunu arayan insanların kurduğu kaç medeniyet gelip geçti! Şimdi şaşkınlar çağındayız.
Reklam
Dostluk ilişkisi, kusurları, karşılıklı olarak her an bertaraf edebilmenin erdemine dayanır. Kusur görmeye başladığımızda, böyle bir ilişkiye kalbimiz kapanıyor demektir. Çünkü kusurluluk, kendi kendini çoğaltan bir şeydir. Başladığı yerde durmak bilmez.
Sayfa 58
İbn Arabi, Fütâhâta Mekkiyye'nin 3. cildinin 43'üncü sayfasında şöyle der: “Hz. Peygamber el-Melık isminden (hareketle) şöyle buyurur: “İslâm beş şey üzerine kuruludur.” Böylece İslâm'ı bir yapıya dönüştürmüştür. Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmek' İşin kalbi budur “Muhammed'in O'nun peygamberi olduğuna tanıklık etmek' kapının teşrifatçısı, 'namaz kılmak” sağ yön, “zekat vermek sol yön, “oruç tutmak' ön taraf ve “hacca gitmek arka tarafur.” (Çev Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık, İstanbul, 2006) İbn Arabi'nin bu izahında, İslam'ın bir yapıya benzetilmesinin yönler üzerinden gerçekleştirilmesi, tesadüf olmasa gerek. Kast ettiği yapı, insanın ruh halinden beşer haline dönerek bir vücuda kavuşmuş olması halidir diye düşünüyorum. İslâm'ın, üzerine kurulu olduğu şey, ilâhi hakikattir Dolayısıyla hakikat, insan üzerinde yönler aracılığıyla görünür hale gelmektedir. Kur'an, “kalu bela” ahdinin insanda hal olarak görünebilmesi için konulmuş ilâhi kurallar bütünüdür Ahdin gerçekleşmesinin hâl ile görünebilmesi ise ancak vücut sayesinde mümkündür Bu nedenle Kur'an, insanı vücut aracılığıyla muhatap alır.
Yalnızken susmak kolay. Zaten başka yol da yoktur. Ne ki, yalnızken susmayı anlamlı bir susma olarak göremeyiz. Susmanın bir anlamı olması için en az iki kişinin varlığı gerekir. Önemli olan, birlikte susmaktır. Hep beraberken susmak. Başkası, konuşturur. Başkası, söz talep eder. Başkası, kışkırtır. Karşımızdaki, yanımızdaki ikinci bir kişinin varlığı ile biz aslında bir tercihle karşı karşıya kalırız: Onunla bütünleşmek ya da iki kişi olarak kalmak. Bu da nihayetinde şu sorunun kapısını çalar: Birey mi kalacaksın, cemaat mi olacaksın? Kışkırtılmış insanların çığlığıyla dolu etrafımız. Susmayı unutturacak kadar üstelik. Modern dünyanın paçalarından söz akıyor. Konuş ki var olasın! Söze yaklaş ki bir adın olsun, nâmın yürüsün! Kelimeyi kanatıncaya kadar konuş! Acıyı görür görmez bağır, yalnızsan ıslık çal, kederliysen anlat! Modern insan, söz istiyor. Ve asla kanmıyor. Söze sözle karşılık veriyor, dili kanayınca gövdesini kelimeye dönüştürüyor, çıplaklığın dilini kullanıyor, pornografik bir figüre dönüşüveriyor.
Geleceğimin en emin olduğum yanı, beni korkutan yanlarıdır. Biliyorum ki beni var kılıcak olan olanlardır
Sayfa 25 - EOY Yayınları -1.Baskı-Kasım 2014 ·
Reklam
Eve dönmeliyim. Evde kimsecikler bulunmadığını bilsem de eve dönmem gerekiyor. Odaların ve salonun boşluktan çınlayan sesini dinlemeliyim. Kendime aynada bakmalıyım. Kimseler olmadan da kendime aynada bakabilmeliyim. Sessizliği tanıyorum. Yalnızlığa tahammül edebilirim. İsimler olmadan çağırabilirim Kelimesiz anlayabilirim. Kıpırtısız boşluğa katlanabilirim. Eve dönmeliyim. Gidenleri orada beklemeliyim. Ufak gezmelerde kaybolmak diye bir şey yoktur. Dünya ufak bir yer Ve her noktasında işaretler vardır. Gerçi insan, işareti içinde taşır. Vücudu ile ruhunun kesiştiği yerde. Kaybolması pek mümkün değildir bu nedenle.
Susmayı bize kim öğretecek şimdi
Sayfa 63 - EOY Yayınları -1.Baskı-Kasım 2014 ·
Değerler ortadan kalkarsa sevgi tek başına dostluğu taşıyamaz, Ne var ki sevgi olmazsa dostluk bahsi de anlamsız kalır
Sayfa 59 - EOY Yayınları -1.Baskı-Kasım 2014 ·
İnsan, kelimesiz anlayabilir ama kelimesiz düşünemez.
Sayfa 94
“Boşluğa söylerim ben sözümü. Hava yutar onu. Kuşlar geçer ötesinden, berisinden. Yılan sezer, akrep duyar, kurt bilir. İnsan her şeyin az öncesidir. “
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.