Kendini tanımak "dıştan içe" sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir. Akmakta olan bir ırmağın, aynı zamanda kaynağına doğru yolculuk edebilmesini çağrıştıran bir süreç, kaynağa ulaşılamasa da yolculuğun kendisine değer.
Yoksa, herkesin kendince başının çaresine bakma durumunda olduğu bir çağda, kendine benzemeyenleri yargılayanların da başkalarınca yargılanacak yönleri olabileceğini kabullenme durumundayız.
Almak ve vermek ilişkilerde ne kadar sık kullanılır, ama aslında ilişki "ben ona bunu verdim, o benim için şunu yaptı" değildir. Alma ve verme aynı anda gerçekleşir, farkına varmaksızın. Alanı da vereni de zenginleştirir.
Depresyonun dinamiklerinde dışa vurulamayan sıkışmış kızgınlığın kişinin kendine çevrilmesi bulunur. Sıkışmış kızgınlığın temel nedeni yaşamazlıktır. İyi yaşamakta olduğuna kendini inandırmış olan biri, yaşamanın biçimsel etkinliklerle dolduruyor ve ilişkisizliğini bu şekilde ödünlüyorsa, oluşan vakumun depresyon yoluyla ifade bulması kaçınılmaz oluyor. Depresyonun değişmez belirtisi karamsarlıktır.