Zamanın Qısa Tarixi kitaplarını, Zamanın Qısa Tarixi sözleri ve alıntılarını, Zamanın Qısa Tarixi yazarlarını, Zamanın Qısa Tarixi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uygarlığın doğuşundan beri, insanlar olayların birbirleriyle ilişkisiz ve açıklanamaz olmasını görmekten mutlu olmamışlardır. Dünyanın altında yatan düzeni kavramak için hep can atmışlardır. Bugün hala neden burada olduğumuzu ve nereden geldiğimizi bilme arzusuyla yanıp tutuşuyoruz. İnsanlığın bilgi için duyduğu en derin tutku, mevcut arayışımızı sürdürmek için yeterli bir gerekçelendirme. Ve amacımız içinde yaşadığımız evrenin bütünlüklü tasvirini sunmaktan daha azı değil.
Bilimin sonuçta amacı, tüm evreni açıklayan tek bir kuram ortaya koymaktır.
Bununla birlikte çoğu bilimcinin izlediği yol, sorunu ikiye bölmektir. Birincisi,
bize evrenin zamanla nasıl değiştiğini anlatan yasalardır. (Evrenin herhangi bir
zamanda ne durumda olduğunu biliyorsak, bu fizik yasaları bize onun daha
sonraki bir zamanda nasıl olacağını söyler.) İkincisi, evrenin ilk durumunun ne
olduğu sorusudur. Bazılarına göre bilim yalnızca birinci bölümle uğraşmalıdır;
bunlar ilk durum sorusunu fizikötesi ya da dinin konusu sayarlar. Bu kişilere
göre Tanrı, her şeye gücü yeten olarak evreni dilediği gibi başlatmış olabilir.
Öyleyse Tanrı, evreni yine isteğine bağlı biçimde geliştirebilirdi. Gerçekte
görünen o ki, evreni, belli yasalara uyarak düzenli bir biçimde geliştirmeyi
seçmiş. Şu halde ilk durumu yöneten yasaların da olduğunu varsaymak eşit
ölçüde akla uygun olacaktır.
Newton evrendeki bir cismin, öteki her cisimce, cisimlerin kütleleri ve
yakınlıklarıyla orantılı bir kuvvetle çekildiğine ilişkin evrensel bir çekim yasası
öne sürmekteydi. Cisimlerin yere düşmesine neden olan da işte bu kuvvet idi.
(Newton'ın başına düşen bir elmadan esinlendiği öyküsü ise kesinlikle uydurma.
Newton'ın bu konuda söylediği yalnızca, kendisi "derin bir düşünme" anında
iken bir elmanın düşmesiyle" yerçekimi kavramının zihninde uyandığıdır.)