"Ona güveniyorum," dedi Teddy.
"Neye dayanarak?"
Bu sorunun kısa ve net bir cevabı yoktu. Birine duyulan güvenin nasıl geliştiğini kim bilebilirdi ki? Bir an güven diye bir şey yoktur, sonra bir bakmışsınız güveniyorsunuz.
Ona sarıldım. Dünya bana bunu veremiyor. Bu dünya bana sadece sahip olmadıklarımı, bir daha hiç sahip olamayacaklarımı, yeteri kadar sahip olamadıklarımı hatırlatıyor.
Uyanmak, eninde sonunda, neredeyse bir doğum evresi gibidir. Tarihin yokmuşçasına uyanırsın, ardından geçmişini yeniden yerli yerine koymak için gözlerini kırpıştırır ve esnersin. Güne başlamadan önce kırık parçaları birleştirip tarih sırasına dizersin.
Zamanın benim için, hayat hikâyemde ileri geri hareket etmek, geçmişte beni etkileyen olaylara tekrar tekrar dönmek için kullandığım bir dizi kitap ayracından ibaret olduğunu söylemişti bir keresinde.
Kitap güzeldi sonu da oldukça şaşırtıcıydı. Tavsiye ederim. Kurgusu sağlamdı. Konusu biraz trajedikti.
Spoiler içerir
Teddy eski federal polistir, bir adada bulunan akıl hastası suçluların kaldığı hastaneden, tehlikeli bir kadın hastanın -üç çocuğunu öldürmüş- kaçması üzerine olayı araştırmak için oraya gider. Yanında ortağı Chuck da vardır. Kitap bu şekilde başlıyor ve olay gerçekten araştırılıyor. Sonunda ise aslında gerçek hastanın Teddy olduğu, çocuklarını kendi karısının öldürdüğü ortaya çıkıyor. Olaydan sonra Teddy de karısını öldürüyor ve yaptıklarını asla kabul etmiyor. Bu yüzden de akıl hastanesine kapatılıyor
Hastane doktorları Teddy'nin iyileşmesi için onun için bir oyun hazırlıyorlar ve kafasındaki senaryoyu yaşamasını sağlıyorlar.