Zıpçıktılar kitaplarını, Zıpçıktılar sözleri ve alıntılarını, Zıpçıktılar yazarlarını, Zıpçıktılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendimi dışarıya attım. Apartmanın kapısından çıkarken Kenan da içeriye giriyordu. Bana hakaretamiz bir selam verdi. Melahat'in aşığı olduğumu o da biliyor. Hülasa bütün mücrimler birbirini tanıyorlar. Cürüm, kolera gibi, evden eve atlıyor. Hepimiz günahlarla simsiyah kesildik. Meğer bu dünyada adalet, gayesine varmakta ne kadar tembel imiş. Namuslu insanları kıskanmaya başladım.
Dünya nedir? İstediğimiz her şeyin yapıldığı serbest bir simsiyah mekân değil mi? Bu günahlarımızın cezasını çekecek miyiz? Kim söylüyor? Buna inanmalı mıyım? Dindar değilim, ne sağlam ne batıl, hiçbir itikadım yok. Ahlâki düsturlara da gülüyorum. Yeni ve eski bütün nazariyeler, bana, üç beş insan zekâsının tereddütler içinde buldukları birkaç fikir kırpıntısından ibaret gibi geliyor. Fakat... İçimde yine korku var.
Bu memlekette tabii insanlar kimlerdir? Eyüp Sultan'da oturan âbâni sarıklı bir Yenicamii esnafı mı, Fatih'te Mahmut Efendi mi? Aksaray'ın redingotlu, bonjurlu veya puankare potinli küçük beyi mi? Divanyolu'nun saçı alAmerikan, bıyığı alAngle, boyun bağı alİtalyen, kemeri alaFranga ama yürüyüşü ve tavırları, aile hayatı ve hususi muaşereti alaTurka olan gençleri mi? Başları Rus, ayakları Viyanalı, belleri Fransız ve kalçaları İtalyan Şişli hanımları mı? İstanbul'un hangi semtinde oturan ve nasıl giyinen, yürüyen, söyleyen, ve nasıl yaşayan insan tabiidir, diğerleri gayritabii? Hülâsa bugünkü devrin itiyatlarına ve meyelânlarına en tabii surette intibak ederek gayrıTürk olmaksızın asrî veya gayrıasrî olmaksızın Türk olan var mıdır? Kimdir?
..Halbuki, işte bir sır: ben meteliksiz bir adamım! Herkes Nasreddin Hoca'nın kürkü hikâyesini dikkat ve safvetle dinleyerek yalnız takdir etmekle kalırken, ben, hayatta bundan daha büyük hakikat olmadığını anlayarak, bütün kuvvetimi zarif ve mükellef giyinmeye hasrettim ve kürk hikâyesinin bu asırda en ameli kahramanlarından biri oldum. Benim vaziyette bulunanlar, sırlarının faş edilmesinden korkmasınlar, çünkü insanlarda zevahirperestlik asıldır, dünya durdukça sırtlarında kürkü olanlar, en büyük sofralara davet edileceklerdir.
"Hay gözü kör olası dünya... İnsan daima kaçan şeylerin peşinde koşar;insan daima ele avuca sığmayan zevklerin tutkunudur,insan daima verilmeyen şeyi ister?"
"Hatta bu teminat ve izahat yalan olsun,yalan olduğunu ben bileyim, aldatılmak istendiğini hissederim,zararı yok fakat sevgilinin dudaklarından çıkan yalanlar bile sevmediklerimizin ağzındaki hakikatlerden daha güzeldir. Çok zevkimizi okşar."
Niçin parayı ve kadını bu kadar sevdin? Niçin başkalarına bu kadar ıstırap verdin? Niçin insanların kanına girdin? Niçin adalete omuz silktin? Niçin ahlâka inanmadın? Niçin senden büyük kuvvetleri tanımadın? Niçin ahlâksız kaldın?
İnsan ne kadar zeki, cesur, ne kadar hassas, âteşîn, ne kadar kuvvetli, kudretli olursa olsun, mutlaka kendinden büyük kuvvetler karşısında kalıyor ve mutlaka yenilmenin, sırtüstü yere gelmenin eziyetini çekiyor.