Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüyâ rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil
Bir kitabın kötü olduğu ilk sayfalardan belli olmaz ama bir kitabın iyi olduğu ilk sayfalardan belli oluyormuş dahale 32. sayfada olmama rağmen bunu anladım. 1948 deki gibi distopik bir evren ve unutulmuş birçok gerceklik var, düşünülmesi gereken, gerçekten böylemi olacak diye sorgulanması gereken bir takım sorular felan filan güzel kitap işte 10 dk okuyunca belli oldu güzel olduğu.
Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Sabahleyin türk kahvesi içerek uyanamıyorsanız, gününüzün 4 5 saatini sahilden denize bakarak geçirmiyorsanız, birde fular takmıyorsanız; bu kitap size yaramaz.
Redifi, kafiyeyi, 13 heceyi falatun felafu elfatunu geçtim konuda anlam bütünlüğü yok. Dahası konudada bütünlük yok. Alıntıyla özetleyim:
Of güçlü macun kat içine beni
Kanım koyulaştırsın kırmızıyı
Ânadoluda biryerden biryere giden biri
Belki bir kirazı hatırlar
Bir denizi kesinlikle hatırlamaz
Belki hepsini birden hatırlarda bilmez
Ne zamandır
(Bunlar aynı paragrafta ardarda sıralanan satırlar)
Seveceğimi zannetmediğim watpat kitabı gibidir ergen kitabı gibidir diye başladığım bi hikayeydi. Ama öyle olmadı konusu işleyişi bakımından gayet zevkli ve çoğu zaman akıldolu oyunlar kurulan bir kitap.