Biz kadınlar sadece bize biçilen görevleri yerine getirdik, yaşadığımız toprakların kuralı buydu. Yaşayabilmek için. Köle de olsan, kraliçe de bazı gerçekler hiç değişmiyordu.
Beyhan Özer Merhaba kitapkolikler
Eylül çok güzel yerli yazarlarla tanışma ayı oldu benim için. Kısa ama roman tadında bir yaşam hikayesi Can Özer'inki. Zaten gürültülü ve zor bir aile ortamında olan Can anne ve babanın ayrılması ile hepten yalnız kalır. Babası velayetini alırken, annesinin Almanya'ya gitmesi küçük bir çocuk için doldurulamaz bir boşluk yaratır. Babasından göremediği sevgiyi Nuri amcası verir ona. En huzur bulduğu yer onun yani, Nil Sineması'dır. Çocukluğunun en güzel günlerinin geçtiği bu yer onun hayatında en önemli unsurlardan biri haline gelir. Amcasının vefatı, üvey anne ve yeni kardeşin eve katılması küçücük yüreğine ağır gelir. Evdeki bu ilgisizlik ve sevgisizlik okul yaşamında zorluklar çıkarmasına, itaatsizlik ve yaramazlığa yol açar. Üvey annesi çareyi anneyle Almanya'ya göndermekte bulur. Dilini bilmediği bir ülkede, üvey baba ve kızı kardeşi ile yaşamaya başlar. Yine bir boşluk oluşur hayatında. 15 16 yaşındaki bir genç için bu boşluk hissi çok tehlikelidir ve onun kötü kişilerle takılıp, başını belaya sokmasına sebep olur. Neyse ki bu duruma kendisi dur der ve babasına Türkiye'ye geri döner. Hiçbir eğitimini tamamlayamamış olsa da babasının onun çocukluk sevdası sinema alanında iş kurmuş olması fırsatını güzel değerlendirir. Kamera asistanlığı ile başladığı Yeşilçam macerası güzel başarılara götürür onu. Ne yaparsa yapsın çocukluğundan gelen sevgi yoksunluğu ise hiç bırakmaz.
@ozerbeyhan096 in kalemi ile tanışmak çok keyifliydi benim için. Akıcı ve etkileyici bir üslubu var. Kalemi daim olsun