Tarık Buğra

Tarık Buğra
@kitapkolikmemur
Mekatronik Mühendisi / Milli Eğitim Bakanlığı
Lisans
Düzce / Sakarya
214 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Kitaplar ve Bizlere Sunduğu Eşsiz Kahramanlar
Zaten muhitimden uzak duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi?
Sayfa 51 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Semerkant civarında dolaştığımda harabeler gördüm; üzerlerindeki yazıtları kimse çözemiyor artık. Kendi kendime sordum: Bir zamanlar burada yükselen şehirden ne kalmış geriye? İnsanları geçelim bir kalem, onlardan daha fani yaratık bulunmaz zaten, ama uygarlıklardan geriye ne kalmış? Hangi hanlık baki kalabilmiş, hangi ilim, hangi kanun, hangi hakikat?..
Sayfa 42 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
...Âlimlerin yazılarından yarına ne kalacak? Sadece kendilerinden öncekiler hakkında söyledikleri kötü şeyler. Ötekilerin kuramlatında çürüttükleri ne varsa hatırlanacak, ama kendi tasarladıkları da kaçınılmaz bir şekilde onların ardından gelecekler tarafından yok edilecek, gülünç duruma düşürülecek. İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmis hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları.
Sayfa 42 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
- Saray hayatı bana göre değil; benim tek düşüm, tek isteğim günün birinde, bit gülistanın içinde kurulmuş bir rasathaneye sahip olmak ve elimde kadehim, yanımda bir dilberle kendimden geçmiş bir halde gökyüzünü seyre dalmak.
Sayfa 41 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Zamanın iki yüzü var, dedi kendi kendine Hayyam, iki boyutu; uzunluğunu güneşin seyri belirliyor, kalınlığını ise tutkular.
Sayfa 39 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
- Ben, mahşer gününün dehşetinden başka iman, secdeden başka namaz tanımayanlardan değilim. Ben nasıl mı namaz kılarım? Bir gülü seyrederim, yıldızları sayarım, yaratılışın güzelliği, onun düzenindeki kusursuzluk karşısında büyülenirim, Rabbim'in en güzel eseri olan insanın, onun bilgiye aç beyninin, aşka aç gönlünün, uyanmış veya tatmin edilmiş tüm duyularının karşısında hayranlığa kapılırım.
Sayfa 25 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
"Benim yıkanan kadınım sadece bir serap olsa da... Gerçeğun asıl yüzü o Façalı Surat olsa da... Bu serin gece ömrümün son gecesi olsa da... Bu şehirden nefret etmeyeceğim."
Sayfa 21 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
%14 (46/318)
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf
8.2/10 · 61,3bin okunma
Artık tren geçmiyor buradan. ... Korkuyorum. Çünkü buradan gitmek istiyorum. .... Bir mektup yazmak istiyordum, ama adres bilmiyordum. Yani hiç bir adres bilmiyordum. Buna inanmazlardı, bunun için utanıyordum. Bana herhangi bir adres söyler misiniz? diyemezdim. Oysa herhangi bir adres yeterliydi benim için. Bir zorluk daha vardı o zamanlar. Şimdi de var. Kendi adresimi de bu mektupta yazmak sorunu beni düşündürüyor. Bu hikâyemi, ekspres ya da posta treni artık geçmediği halde, bir yolunu bularak okuyucularıma -artık müşterim kalmadı- iletebilsem bile, nerede bulunduğumu nasıl anlatacağım? Bu sorun da beni düşündürüyor. Ama gene de ona yazmak, hep onun için yazmak, ona durmadan anlatmak, nerede olduğumu bildirmek istiyorum. Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?
Sayfa 196 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Medeniyeti sevmiyorum. Bugünlere yetişebilseydin, sen de benim gibi televizyondan nefret ederdin sanıyorum. Ben, senin çıktığın köye dönmek istiyorum; yani, sonradan görme deniz özlemcileri gibi kıyıda balıkçılarla filân sohbet etmek istemiyorum. Balığa çıkmak bize göre deģil babacığım. Ben senin uçsuz bucaksız tarlalar arasındaki küçük köyüne yakın bir yerde ahşap kirişli kerpiç bir evde yaşamak istiyorum. ... Sana anlatması biraz zor ama, oraya gidişim bana haksızlık eden dünyaya karşı bir başkaldırma hareketi olacak diyebilirim; yani ben orada bulunmakla onlara, "İşte bütün 'terakkinizi' gördüm ve 'aslıma rücû ediyorum'" diyeceğim ve onlar bunu anlamayacak. ... Buna 'şimdilerde' kaçış diyorlar babacığım; bir takım toplum sorunlarını çözemeyeceklerini hisseden burjuva, yani senin anlayacağın şehirde yaşayan ve üstelik şehirdeki günlük yaşantının geleneklerini benimseyen aydınlar böyle yapıyormuş.
Sayfa 182 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bugün, bana bir zamanlar haksızlık ettiğini düşünemiyorsam da, bana haksızlık edildiği düşüncesi içimde öylesine gelişti ki artık bütün dünyayı suçluyorum bu bakımdan. ... hiç bir duygunum içimde kalmasına, hiç bir öfkenin sadece içimde büyümesine razı olamıyorum artık.
Sayfa 179 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Aramızda hiçbir zaman, alışılmış baba-oğul ilişkisi olmadı. Ne ben, bütün meraklı çocuklar gibi durmadan her şeyi sana sordum; ne de sen oturup bazı şeyleri bana açıklamak gereği duydun. Bu yüzden, bir çok olayın nedenini zamanında öğrenemediğim için, dünyanın birçok yönünü hiç bilmedim.
Sayfa 179 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Galiba biz, babacığım, birbirimizi hep böyle anlamadan sevdik.
Sayfa 174 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ben, seninle ilgili olayları anlatırken aslında senin nasıl bir insan olduğunu belli etmemeye çalışıyorum; aklımca asıl babamı kendime saklıyorum. Sonra da seni anlamadıkları zaman onlara kızıyorum.
Sayfa 172 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Çaresizlik yüzünden bir çok şeyin anlamı kayboluyor. Sen olmadıktan sonra sana yazılan mektup ne işe yarar?
Sayfa 171 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Nereye gitsem yalnızım. ... bir Allahım bir ben varım şu dünyanın üstünde.
Sayfa 136 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Resim