Aşkların en güzeli başlamadan bitenidir, çünkü her aşk bitmeye mahkûmdur. Başlamadan biten bir aşkta da hayal kırıklığı, terk etme ya da yıkılış olmaz. Kısacası hayat bir kaybetme hikâyesidir Osman. Sonunda öleceğimize göre yaşamak yenilmektir. Yenilgiyle bitecek hayatlarımıza rağmen çok mutlu olmanı diliyorum.
Ya.. aslında doğrusunu söyleyeyim mi? Tembel bir herifim ben ya.. valla. Sevmiyorum çalışmayı. Pavese’nin miydi o laf? Çalışmak yorar. Hakikaten de yoruyor.
Duygular andır, gelir geçer. İnsansak eğer, bir duygudan bir duyguya geçeriz. Her birinde sonsuza kadar kalacağımızı sanırız. Aşk mı? Hiç bitmeyecek ki.. Ölüm mü? Hiç gelmeyecek ki.. Ömür boyunca defalarca doğarız ve ölürüz.
“Kaşınıyor gene,” dedi.
Sol eliyle boşluğu kaşıyordu. Böyle oluyordu babama. Kolu varmış, kaşınıyormuş, hatta rutubetli havalarda sızlıyormuş gibi geliyordu. (Savaşta bacağı kopan asker sendromu diyorlar buna.) Sol eliyle olmayan sağ avucunu kaşımak istiyordu. Avucum kaşınıyor, para gelecek deyip gülmek istiyordu. Babam eski güzel yüzünden çoktan vazgeçmişti. Aynaya bakmadan tıraş oluyordu. Ama kopan koluna yavrusunun öldüğünü kabullenemeyen bir dişi köpek gibi muamele ediyordu. Boşluğu kaşıdıkça boşluk cayırdıyordu. Babam anne köpekler gibi inleyip duruyordu.
Hayat bugün, bir yanımızdan Boğaz’ın o serin suları akarken, kurumuş bir dere yatağı gibi ümitsiz. Bir zamanlar buradan gürül gürül sular akardı. Nereye gitti hayatın o güzel suyu?
"Sevgili dostum," dedi. "Siz akılsızın tekisiniz. Hiç kimse, nasıl yapılacağını bilmediği bir şeyi yapmaz. Bunun ne denli kolay olduğunu bilseydi, en güzel kitapları, hem de büyük bir iştahla yerdi, siz ne sanıyorsunuz!
Bütün cahilleri aynı yazgı bekliyordu, hepsi de buna layıktı, gerçi, hiçbiri bu ölümü karısı kadar hak etmiş olamazdı, karısının ölüm haberini daha birkaç dakika önce almıştı. Ölüm hepimizin sonuydu ama önce cahillerin başına gelmeliydi!