Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap Okuyan Bir Adam

Kitap Okuyan Bir Adam
@kitapokur_adam
Memur
Selçuk Üniversitesi
İstanbul
Bingöl, 1991
237 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
142 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
ABD'li yazar, Mark Twain (1835-1910) tarafından 1906 yılında yayımlanan İnsan Nedir? adlı eser ilk önce anonim olarak yayımlanmış, yazarın ölümünden sonra onun ismi ile basımları yapılmıştır. Eser, yaşlı adam ve genç adam arasında ikili bir diyalog şeklinde geçmektedir. Yapılan bu felsefi tartışmada konu insandır ve insanın ne olduğuna cevap bulmaya çalışılmıştır. Yaşlı adamın; "insan bir makinedir," tezine genç adam itiraz etmiş ve insanın düşünceli, vicdanlı, kendi iradesi ile hareket eden bir varlık olduğu için makine olamayacağını savunmuştur. Yaşlı adama göre hiçbirimiz kendi irademizle hareket etmeyiz, sadece saygı görmek ve iyi hissetmek için iyilik yaparız...Bu ve bunun gibi birçok fikir var kitapta. Açıkçası kitap bana yeni bir şey katmadı, bakış açısı kazandırmadı. Ben genç adamı savunuyorum. Bence insan makineleşebilir ama makine değildir. Keyifli okumalar dilerim...
İnsan Nedir?
İnsan Nedir?Mark Twain · Koridor Yayınları · 202115,1bin okunma
Reklam
112 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Erich Scheurmann (1878-1957), hayatının bir bölümünü geçirdiği Samoa'da, kabile reisi Tuaivii ile tanışmış, onun halkına bir mektup şeklinde anlattığı Avrupa ile ilgili tecrübelerini kitaplaştırmıştır. 1920 yılında yayımlanan eser, yazara büyük bir ün kazandırmıştır. Bir Okyanusya ülkesi olan Samoa, Güney Pasifik Okyanusu'nda, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın kuzeydoğusunda adalar topluluğudur. Avrupa medeniyetinden uzak, kendi halinde yaşayan kabile dış dünyaya kapalıdır. Ömürleri boyunca kendi topraklarından çıkmayan bu insanlar, Avrupa insanı ile ilgili fikirleri kabile reisinden adeta masalsı bir şekilde dinlerler. Avrupa insanını (papalagi) neredeyse her yönü ile eleştiren kabile reisi Tuaivii; kendi kültür, gelenek ve yaşam tarzlarını onlardan korumaları için halkını uyarır. Uzun zamandır okumak istediğim bir kitap olmasına rağmen beklentimi karşılayamadı. Avrupa kültür gelenek ve yaşayışına bir eleştiri tarzında ama okuyunca iyi tarafları da eleştirmiş. Yani afedersiniz g.tünde yaprakla gezip her şeyi eleştirmek de saçma geldi bana. İnsanı düşünceye sevkeden, özeleştiri yapmasını sağlayan cümleler var elbette ama genel olarak bakıldığında düşünceler yüzeysel kalıyor. Evet, insanlık gelişimle beraber makineleşmiş, vicdansızlaşmış, merhametsizleşmiştir. Dinden ve tanrıdan uzaklaşıp zenginliğin peşinde koşmuştur ama bence burada eleştirilmesi gereken medeniyetten çok kötü insanlardır. İnsan gelişmese de içinde kötülük varsa yine zararlıdır, tıpkı Kabil'in Habil'i öldürmesi gibi... Keyifli okumalar dilerim...
Göğü Delen Adam
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202013,9bin okunma
126 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Alman edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olan Goethe (1749-1832), 1774 yılında dünya edebiyatına Genç Werther'in Acıları adlı eseri kazandırmış. Charlotte adında bir kadına duyduğu karşılıksız aşktan yola çıkarak bu eseri yazan Goethe, bu eseri ile dönemin gençlerini etkilemiş ve bu eserden sonra gençler arasında intihar vakalarında gözle görülür bir artış olmuştur. Napoleon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir. Kitabın konusuna gelecek olursak; Werther, bir balo vesilesi ile nişanlı bir genç kız olan Lotte ile tanışılır. İkisi arasında dostluk başlar ama Werther Lotte'ye aşıktır. Albert'le evlenmesine rağmen yine de Werther bir türlü Lotte'den uzaklaşamaz. Aşkı zamanla büyük bir tutkuya dönüşür ve bu tutkuyla kendi kendini tüketir. Yaklaşık 250 yıl önce yazılan bir eserin hala güncelliğini koruması gerçekten takdire şayan. Edebiyatta akılcılığın yerine duygusallığı ön plana çıkaran bu eserde insanın sevgi, aşk uğruna nasıl kendini tüketebildiğini, nasıl da duygularının esiri olabileceğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Üç defa okudum bu eseri ve her defasında farklı duygulara kapıldım. Mutlaka okuyun. Keyifli okumalar dilerim...
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
140 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Zülfü Livaneli(d.1946), Türk edebiyatının hala yaşayan ve üreten en önemli yazarlarından biridir. Özellikle eserlerinde toplumsal konu ve olaylara fazlasıyla yer vermiş ve bu konulara dikkat çekmeye çalışmıştır. 2021 yılında yayımlanan Balıkçı ve Oğlu adlı eserinde ise kaçak göçmen meselesini, Ege kıyılarında rant ve işgali işlemiştir. Balıkçı Mustafa, eşi Mesude ile sakin bir hayat yaşamaktır. Mustafa her gün olduğu gibi bir gün yine balığa çıktığında bir şişme bota bağlı iki aylık bir bebek görmüştür ve ondan sonra Mustafa ile Mesude'nin hayatlarında birtakım değişiklikler olmuş ve çeşitli imtihanlardan geçmişlerdir. Ülkemiz iki kıtayı birbirine bağlayan kara ve denize sahip olduğu için kaçak göçmenler için resmen köprü görevi görmektedir. Özellikle Ege denizinde her yıl Yunanistan'a geçmek isteyen binlerce kaçak göçmen boğularak ya da başka sebeplerden can vermektedir. Ayrıca tüm sahillerimizde rant ve para uğruna doğal yaşam katledilmekte. Livaneli, Balıkçı Mustafa'nın gözünden bu temel konuları okuyucularına sunmuştur. Akıcı bir dille yazılmış güzel bir eser, okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar dilerim...
Balıkçı ve Oğlu
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,7bin okunma
224 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Merhaba arkadaşlar, Kuran-ı Kerim'de geçen Hz. Yusuf'un hikâyesini bilmeyenimiz yoktur muhtemelen. En güzel kıssa olarak bilinen bu hikaye, Yusuf süresinde bizzat Rabbimiz tarafından dile getirilmiştir. Nazan Bekiroğlu da bu hikayeyi kitap haline getirerek okuyucularına sunmuştur. Ama bu kitabı okuduğumda keşke hiç yazmasaymış dedim. Çünkü bilinen bir hikaye ancak bu kadar berbat yazılabilir. Sürekli tekrarlanan aynı cümleler, hikayenin çoğunu atlaması ve anlaşılmayan karmakarışık bir dil... Eğer bu güzel hikayeyi okumak istiyorsanız lütfen başka bir kaynak tercih edin. Peki bu hikayeden ne anlamamız gerekir? Öncelikle herkesin bir yazgısı, kaderi olduğunu ve onu yaşaması gerektiğini... Nasibimizin bir gün bizi bulacağını... Her zorlukla beraber bir kolaylığın da olduğunu... Kuyuya düşsek bile Rabbimize güvenmemiz gerektiğini... Zindanlara düşsek bile bize yine de güzel kapıların açılabileceğini... Bunun gibi bir sürü ders çıkarıyoruz. Keyifli okumalar dilerim...
Yûsuf ile Züleyha
Yûsuf ile ZüleyhaNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202114,9bin okunma
Reklam
188 syf.
8/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Simyacı romanı 1988 yılında yayınlanmıştır. Brezilyalı yazar Paulo Coelho (1947) tarafından yazılan eser, dünyada en çok okunan eserler listesine girmiştir. Eserin konusuna gelecek olursak; Seyyah olmak isteyen Santiago, babasının rahip ol teklifine karşın en çok seyahati çobanların yaptığına inandığı için çoban olmak istemiştir. Sürüsünü otlatırken dinlendiğinde sık sık aynı rüyayı gören Santiago, rüyasını yaşlı bir adama anlatmış ve yaşlı adam da onun bir yolculuğa çıkması gerektiğini söylemiştir. Santiago'nun çıktığı bu yolculukta başından bir dizi olaylar geçmiştir. Bir nevi Santiago, kişisel menkıbesini yaşamıştır. Bu eseri yaklaşık üç yıl önce okumuş ve hayatımda okuduğum en berbat kitaplardan biri olarak değerlendirmiştim. Ama bu seferki okumamda bana düşündürdükleri, hissettirdikleri çok çok başkaydı. Demekki gerçekten de her kitabın bir zamanı varmış. Neredeyse hepimizin bir konfor alanı var ve o alanımızdan çıkmaya cesaret edemeyiz. Aslında çıkarsak yeni ufuklara, yeni tecrübelere atılma şansımız çok fazla ama ne yazıkki tercih etmiyoruz. Santiago ise koyunlarıyla mutlu olmasına rağmen, merak duygusuna yenik düşüp rüyasının peşinden gitti ve kendi hazinesini buldu. Akıcı ve güzel olan bu kitabı okuyun okutturun. Keyifli okumalar dilerim...
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,3bin okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
1982 Şermin Yaşar, son zamanlarda hikayeleri ile içimizi ısıtan yeni nesil yazarlardan biridir. 2023 yılında yayımlanan Söyleme Bilmesinler adlı kitapla okurlara çok güzel bir roman sunmuş oldu. Söyleme Bilmesinler; bir ailedeki anne babayı, üç erkek evladı ve üç gelini konu alır. Yazar, sırasıyla tüm karakterlere söz hakkı verir ve her bir birey kendi bakış açısından hem kendi hayatını hem de ailenin yaşantısını dile getirir. Kitabı bitirdiğimizde aslında bize en yakın olan insanlarla bile aramızda nasıl bir sır duvarı olduğunu görmekteyiz. Bazen en yakınımızdaki insanla bile aramızda o kadar büyük mesafeler var ki, bedenlerimiz kucak kucağa olsa bile zihnimiz apayrı yerlerdedir. Ve bu hayatta bize göre çoğu zaman en büyük sıkıntıyı biz çekmişizdir, tüm yük bizim omuzlarımızdadır. Bu eseri okuduktan sonra yargılamadan önce dinlemeyi öğrenmiş olacaksınız. Çünkü gerçek bazen hiç de bizim zannettiğimiz gibi olmuyor. Keyifli okumalar dilerim.
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,639 okunma
744 syf.
5/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Vedat Türkali, 1919-2016 yılları arasında yaşamış Türk yazar ve senaristtir. 1951 yılında siyasi düşünceleri yüzünden aldığı ceza ile yedi yıl hapse mahkum edilmiştir. İleriki dönemlerde Tkp üyelerinden biri olmuştur. Yazarın 1975 yılında yayınladığı Bir Gün Tek Başına adlı romanı; 1960 darbesinin hemen öncesindeki yaşamı gözler önüne seriyor. Kitabın başkarakteri Kenan, 1940 yıllarda komünistliği savunmuş ama tartaklandıktan sonra kenara çekilmiş ve ailesiyle sessiz sedasız bir hayat sürmektedir. Eşi ve çocuğuyla mutlu görünen, kitapçılık işiyle uğraşan Kenan içten içe sıkıntılı ve huzursuzdur. Bir gece meyhanede tanıştığı Günsel adlı devrimci bir felsefe öğrencisi ile yasak aşk yaşamaya başlayınca eski heyecan ve tutkuları da geri gelmiştir. 1960 darbesinin gölgesinde Kenan'ın aile yaşantısı, dostları ile ilişkisi ve yasak aşkını okuyoruz bu eserde. Aslında kitapla alakalı söylenecek pek bir şey yok. Dışından mutlu görünen ama içinden yanan Kenan'ın uçkurusu, namussuzluğu, ahlaksızlığı anlatılıyor kitapta. Tatilde sadece bu kitabı almıştım yanıma, o yüzden okudum yoksa kesinlikle yarım bırakırdım. Çevremizde de Kenan ve Günsel gibi namussuz çokça insan vardır ve nedense en çok böyle insanlar namustan, ahlaktan dem vururlar. Bu kitabı okumayın okutturmayın. Boşa zaman kaybı. Herkese keyifli okumalar diliyorum...
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Everest Yayınları · 20145,2bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ahmed Arif(1927-1991), Türk edebiyatında en çok tanınan şairlerden biridir. Özellikle 1948-1960 yılları arasında yazdığı toplumcu-gerçekçi akımına uygun şiirleri ile tanındı. Otuzüç Kurşun adlı şiiri yüzünden tutuklanıp mahkum edildi. Sosyali-devrimci gençler arasında şiirleri hızla yayıldı. Hayatta iken, 1968 yılında yayınladığı Hasretinden Prangalar Eskittim adlı ilk ve tek şiiri kitabı ile ünlendi. Sonraki yıllarında genelde köşe yazarlığı ve gazetecilik ile ilgilendi. Platonik aşkı Leyla Erbil'e yazdığı ve daha sonra Leylim Leylim adıyla yayımlanan mektupları da meşhurdur. Hasretinden Prangalar Eskittim, Anadolu'yu, işçiyi, emekçiyi, aşkı, sevgiyi konu alan bir şiir kitabıdır. Bu yüzden de bu kesim arasında ünlenmiştir. Eseri okuduğumda birçok şiirin güncelliğini yitirdiğini görsem de, bazı şiirlerinde öyle vurucu cümleler bulunuyor ki... Okuyun okutturun. Keyifli okumalar dilerim...
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201739,9bin okunma
80 syf.
7/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Stefan Zweıg (1881-1942), ülkemizde en çok okunan yazarlardan biridir. Novela(kısa anlatı) tarzı eserleri insanları sıkmıyor ve tek oturuşta bir eseri bitirebiliyoruz. Bu yüzden de çok tercih ediliyor. 1922'de yayınlanan Olağanüstü Bir Gece eseri de yine bu tarzdadır. Seçkin bir genç burjuvaya, ailesinden yüksek bir meblağ miras kalır. Rahat bir yaşama sahip olan genç adam tekdüze bir şekilde yaşamını sürdürür, ta ki o geceye kadar. O günün gündüzünde suç işler, gecesinde ise iyice bir bataklığa sürüklenir. İşte o zaman yaşadığını, insan olduğunu, herkes gibi nefes aldığını, herkes gibi ilişkiler kurabileceğinin farkına varır. Bu eser, Stefan Zweıg'den okuduğum en vasat eserlerinden biri. Anlatımı hiç beğenmesem de anadüşüncesi hoşuma gitti. Modern dönemde neredeyse herkesin hayatı tekdüze şekilde. İş ev ya da okul ev arası gidip geliyor, yüksek katlı apartman dairemizde dinlenip ertesi günün parkuruna hazırlanıyoruz. Konfor alanımızdan çıkmak zor geliyor ve aynı zamanda korkutuyor. Cesaret edip günümüzü farklı kıldığımızda, hayattan lezzet alabiliyoruz. Kitabın başkahramanı da konfor alanından çıkmayı her ne kadar suç işleyerek yapmış olsa da bunu başarıyor. Ve hayatında farkındalık yaratıyor. Keyifli okumalar dilerim...
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,2bin okunma
Reklam
247 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Orhan Veli Kanık (1914-1950), kısacık ömründe türk edebiyatındaki şiir türüne yaptığı katkılarla unutulmaz şairler arasına girdi. 1940 yılında arkadaşları Orhan Rıfat ve Melih Cevdet ile birlikte yenilikçi Garip akımını başlatmıştır. Bu akımla birlikte Türk şiirlerindeki eski geleneği reddetmiş, sokaktaki adamın söyleşisini şiir diline taşıdı. Ondan önceki dönemde kafiyeli, hece ve aruz ölçülü şiirler yazılırken, Orhan Veli şiirde serbestiyi savunmuş ve şiirde daha geniş yelpazeli konular işlenmesine öncülük etmiştir. Bu yüzden türk edebiyatının mihenk taşlarından biridir. “Bütün Şiirleri”, Orhan Veli’nin Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi ve Karşı adlı şiir kitaplarındaki şiirlerin yanı sıra, kitaplarına girmeyen ve sağlığında yayımlamadığı şiirlerinden oluşuyor. Şiirlerinde İstanbul'u, aşkı, yalnızlığı çokça işlemiştir. Okurken bol bol altını çizdiğim güzel satırlara denk geldim. Keyifli okumalar dilerim.
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 202424,1bin okunma
400 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Franz Kafka(1883-1924), Prag doğumlu hukukçu ve yazardır. Çok da uzun olmayan ömrüne birçok eser sığdırmıştır. Ama yaşadığı dönemde eserlerini yayınlamamış, hatta ölüm döşeğindeyken yakın arkadaşı Max Brod'a eserlerini vermiş ve yakmasını istemiştir. Ama Max Brod eserleri toparlayıp yayınlanmıştır. Felice'ye Mektuplar, Milena'ya Mektuplar gibi eserler de onun ölümünden çok zaman sonra yayınlanmıştır. Franz Kafka, Prag'da bir dost meclisinde tanıştığı Milena Jesenska'dan öykülerini çekçeye çevirmesini ister. Bu vesile ile başlayan mektuplaşmalar zamanla bir aşka ve duygusal bağa dönüşür. Ama Milena evlidir, bu yüzden bu aşk çıkmaza girer. Kafka'nın ölümünden sonra 1952 yılında Milena mektupları Kafka'nın arkadaşına vermiş o da derleyip basmıştır. Mektup türünü okumaktan keyif alan biriyim ve bu eseri de keyif alarak okudum. Ama Kafka'nın dilini beğendiğimi söyleyemem. Kitabın sonunda Milena'nın Kafka'nın arkadaşı Max Brod'a yazdığı birkaç mektup eklenmiş, dili o kadar akıcı ki... Ayrıca Milena'nın birkaç yazısı da eklenmiş, yine severek okuduğum bölümlerdi o bölümler... Genel olarak bakacak olursak mektuplara has olan o iç dökme, duygu durumu net olarak göze çarpıyor. Eminim çoğu kişi beğenmeyecektir bu eseri ama mektup severler beğenecektir. Keyifli okumalar dilerim...
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202354,7bin okunma
64 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında batılı anlamda ilk tiyatro eseridir. İbrahim Şinasi(1826-1871) tarafından yazılan eser, ilk önce 1860'da Tercüman-ı Ahval gazetesinde tefrika edilmiş ama yeterli ilgiyi görmemiş hatta alaya alınmıştır. Daha sonra 1873 yılında Selanik'de kitap haline getirilmiştir. Meşrutiyet döneminde kıymeti anlaşılmış olan bu tek perdelik piyesin ilk gösterimi ise 1908'de yapılmıştır. Eserin Sultan Abdülmecid tarafından Saray Tiyatrosu için sipariş edildiği söylenir ama bununla alakalı bir kanıt yoktur. Batılı tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallede pek sevilmeyen, eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım'la, kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikâh sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin, Kumru Hanım'ın çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri kabul etme mecburiyetinde kalan Müştak Bey'in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir. Hikmet Bey'in mahalle imamı Ebulaklaka'ya verdiği rüşvetle olay çözülür, yapılan hile sonuçsuz kalır. Sonunda muradına eren Müştak bey Kumru Hanım'a kavuşur. Görücü usulü evliliğinin sakıncalarını konu alan eser, geleneksel Türk tiyatrosunun izlerini taşır. Sade ve akıcı bir konuşma diliyle yazılmıştır. Dönem insanın cahilliği alaya alınır. Esere bakınca Türk edebiyatının o dönemdeki vasatlığı da göze çarpar. Keyifli okumalar dilerim...
Şair Evlenmesi
Şair Evlenmesiİbrahim Şinasi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201816,1bin okunma
235 syf.
10/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere çok kısa bir sürede severek okuduğum bir eserden bahsedeceğim. Pal Sokağı Çocukları adlı bu eser, Macar asıllı yazar Ferenc Molnar (1878-1952) tarafından kaleme alınmış ve ilk baskısı 1906 yılında yapılmıştır. Pal Sokağı Çocukları, zamanlarının çoğunu Arsa ismini verdikleri boş bir arazide geçirirler. Oyunlarını orda oynarlar, en iyi arkadaşlık bağlarını orda kurarlar. Kısacası Pal Sokağı Çocukları'nın varı yoğu Arsadır. Ama Arsa tehlike altındadır, çünkü komşu mahallenin çocukları orayı ele geçirmek istiyorlar. Bu yüzden başta Nemecsek ve Boka olmak üzere Pal Sokağı Çocukları, arsayı canları pahasına korumak istiyorlar. İşte o kahramanların, mücadelenin hikayesi... Daha önce çocukların dünyasını anlatan Sineklerin Tanrısı adlı eseri okumuştum ama, "bunlar çocuk değil canavar," deyip kitaptan nefret etmiştim. Açıkçası bu eser de onun bir benzeri sanıyordum ama okuduktan sonra yanıldığımı anladım. Öyle masumca kahramanca mücadele etmişler ki insan orda olup hepsini alınlarından öpmek istiyor. Çocukken uçsuz bucaksız doğada güzel oyunlar oynardık, şimdi biz de çocuklar da dört duvar arasına hapsolduk. Oyun oynadığımız arazilerde ucube beton yığınları yükseldi ve böylece çocuklar okul hariç bir araya gelemez oldu. Kitabı okurken çok hüzünleneceksiniz. Ben de herkes gibi, "Ah Nemecsek! " demeden geçemeyeceğim. Keyifli okumalar dilerim...
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,8bin okunma
210 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ne demişti Victor Hugo Sefiller romanında: "Ölmek bir şey değil yaşamamak korkunç." Yaşamak eseri de tam Victor Hugo'nun bu söylevi ile uyuşan bir eser. 1960 doğumlu Yu Hua, çocukluğunu Çin Kültür Devrimi(1966-76) yıllarında geçirdi. 1992 yılında basılan Yaşamak eserinde de toplumun bu dönemde yaşadığı değişimi anlattı. Kitap basıldıktan sonra Çin'de yasaklandı, filmi yapıldı o da yasaklandı. Farklı köy ve kasabaları ziyaret edip şarkılar söyleyen bir gezgin, günün birinde Fugui adındaki yaşlı bir köylüye rastlıyor. Ve güç bela tarlasını sürmeye çalışan bu ihtiyarın hikayesini dinlemek için onun yanına gidiyor. Gençliğinde savurgan ve uçarı biri olan Fugui, ailesinin servetini kumarda yiyip tüketmiştir. Daha sonraki dönemde Çin'deki iç savaşın etkisiyle ailesi ile birlikte çok sefil bir yaşam sürerler. Zaman içinde aile fertlerini sırayla kaybeden Fugui, kendisi gibi yaşlı olan öküzü ile kalakalmıştır. Eserin edebi yönü kuvvetli olmasa da çok akıcı bir anlatımı var. Dram üstüne dram, acı üstüne acı... Haksızlığa uğrayanlar arasında çocuklar olunca insan daha çok üzülüyor. En çok Fengxia'ın yaşadıklarına ve Youqing'in ölümüne üzüldüm. 8 milyar insan arasında hepimiz iyi kötü yaşama tutunmaya çalışıyoruz ama bazı yaşamlar çok acı verici... Mutlaka okuyun, okutturun. Keyifli okumalar dilerim...
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,7bin okunma
109 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.