Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap Okuyan Bir Adam

Kitap Okuyan Bir Adam
@kitapokur_adam
Bu metin İngilizce dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
instagram.com/kitapokur_adam
Memur
Selçuk Üniversitesi
İstanbul
Bingöl, 1991
250 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
80 syf.
7/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Stefan Zweıg (1881-1942), ülkemizde en çok okunan yazarlardan biridir. Novela(kısa anlatı) tarzı eserleri insanları sıkmıyor ve tek oturuşta bir eseri bitirebiliyoruz. Bu yüzden de çok tercih ediliyor. 1922'de yayınlanan Olağanüstü Bir Gece eseri de yine bu tarzdadır. Seçkin bir genç burjuvaya, ailesinden yüksek bir meblağ miras kalır. Rahat bir yaşama sahip olan genç adam tekdüze bir şekilde yaşamını sürdürür, ta ki o geceye kadar. O günün gündüzünde suç işler, gecesinde ise iyice bir bataklığa sürüklenir. İşte o zaman yaşadığını, insan olduğunu, herkes gibi nefes aldığını, herkes gibi ilişkiler kurabileceğinin farkına varır. Bu eser, Stefan Zweıg'den okuduğum en vasat eserlerinden biri. Anlatımı hiç beğenmesem de anadüşüncesi hoşuma gitti. Modern dönemde neredeyse herkesin hayatı tekdüze şekilde. İş ev ya da okul ev arası gidip geliyor, yüksek katlı apartman dairemizde dinlenip ertesi günün parkuruna hazırlanıyoruz. Konfor alanımızdan çıkmak zor geliyor ve aynı zamanda korkutuyor. Cesaret edip günümüzü farklı kıldığımızda, hayattan lezzet alabiliyoruz. Kitabın başkahramanı da konfor alanından çıkmayı her ne kadar suç işleyerek yapmış olsa da bunu başarıyor. Ve hayatında farkındalık yaratıyor. Keyifli okumalar dilerim...
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,8bin okunma
Reklam
247 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Orhan Veli Kanık (1914-1950), kısacık ömründe türk edebiyatındaki şiir türüne yaptığı katkılarla unutulmaz şairler arasına girdi. 1940 yılında arkadaşları Orhan Rıfat ve Melih Cevdet ile birlikte yenilikçi Garip akımını başlatmıştır. Bu akımla birlikte Türk şiirlerindeki eski geleneği reddetmiş, sokaktaki adamın söyleşisini şiir diline taşıdı. Ondan önceki dönemde kafiyeli, hece ve aruz ölçülü şiirler yazılırken, Orhan Veli şiirde serbestiyi savunmuş ve şiirde daha geniş yelpazeli konular işlenmesine öncülük etmiştir. Bu yüzden türk edebiyatının mihenk taşlarından biridir. “Bütün Şiirleri”, Orhan Veli’nin Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi ve Karşı adlı şiir kitaplarındaki şiirlerin yanı sıra, kitaplarına girmeyen ve sağlığında yayımlamadığı şiirlerinden oluşuyor. Şiirlerinde İstanbul'u, aşkı, yalnızlığı çokça işlemiştir. Okurken bol bol altını çizdiğim güzel satırlara denk geldim. Keyifli okumalar dilerim.
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 202424,3bin okunma
400 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Franz Kafka(1883-1924), Prag doğumlu hukukçu ve yazardır. Çok da uzun olmayan ömrüne birçok eser sığdırmıştır. Ama yaşadığı dönemde eserlerini yayınlamamış, hatta ölüm döşeğindeyken yakın arkadaşı Max Brod'a eserlerini vermiş ve yakmasını istemiştir. Ama Max Brod eserleri toparlayıp yayınlanmıştır. Felice'ye Mektuplar, Milena'ya Mektuplar gibi eserler de onun ölümünden çok zaman sonra yayınlanmıştır. Franz Kafka, Prag'da bir dost meclisinde tanıştığı Milena Jesenska'dan öykülerini çekçeye çevirmesini ister. Bu vesile ile başlayan mektuplaşmalar zamanla bir aşka ve duygusal bağa dönüşür. Ama Milena evlidir, bu yüzden bu aşk çıkmaza girer. Kafka'nın ölümünden sonra 1952 yılında Milena mektupları Kafka'nın arkadaşına vermiş o da derleyip basmıştır. Mektup türünü okumaktan keyif alan biriyim ve bu eseri de keyif alarak okudum. Ama Kafka'nın dilini beğendiğimi söyleyemem. Kitabın sonunda Milena'nın Kafka'nın arkadaşı Max Brod'a yazdığı birkaç mektup eklenmiş, dili o kadar akıcı ki... Ayrıca Milena'nın birkaç yazısı da eklenmiş, yine severek okuduğum bölümlerdi o bölümler... Genel olarak bakacak olursak mektuplara has olan o iç dökme, duygu durumu net olarak göze çarpıyor. Eminim çoğu kişi beğenmeyecektir bu eseri ama mektup severler beğenecektir. Keyifli okumalar dilerim...
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202355bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
64 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında batılı anlamda ilk tiyatro eseridir. İbrahim Şinasi(1826-1871) tarafından yazılan eser, ilk önce 1860'da Tercüman-ı Ahval gazetesinde tefrika edilmiş ama yeterli ilgiyi görmemiş hatta alaya alınmıştır. Daha sonra 1873 yılında Selanik'de kitap haline getirilmiştir. Meşrutiyet döneminde kıymeti anlaşılmış olan bu tek perdelik piyesin ilk gösterimi ise 1908'de yapılmıştır. Eserin Sultan Abdülmecid tarafından Saray Tiyatrosu için sipariş edildiği söylenir ama bununla alakalı bir kanıt yoktur. Batılı tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallede pek sevilmeyen, eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım'la, kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikâh sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin, Kumru Hanım'ın çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri kabul etme mecburiyetinde kalan Müştak Bey'in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir. Hikmet Bey'in mahalle imamı Ebulaklaka'ya verdiği rüşvetle olay çözülür, yapılan hile sonuçsuz kalır. Sonunda muradına eren Müştak bey Kumru Hanım'a kavuşur. Görücü usulü evliliğinin sakıncalarını konu alan eser, geleneksel Türk tiyatrosunun izlerini taşır. Sade ve akıcı bir konuşma diliyle yazılmıştır. Dönem insanın cahilliği alaya alınır. Esere bakınca Türk edebiyatının o dönemdeki vasatlığı da göze çarpar. Keyifli okumalar dilerim...
Şair Evlenmesi
Şair Evlenmesiİbrahim Şinasi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201816,2bin okunma
235 syf.
10/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere çok kısa bir sürede severek okuduğum bir eserden bahsedeceğim. Pal Sokağı Çocukları adlı bu eser, Macar asıllı yazar Ferenc Molnar (1878-1952) tarafından kaleme alınmış ve ilk baskısı 1906 yılında yapılmıştır. Pal Sokağı Çocukları, zamanlarının çoğunu Arsa ismini verdikleri boş bir arazide geçirirler. Oyunlarını orda oynarlar, en iyi arkadaşlık bağlarını orda kurarlar. Kısacası Pal Sokağı Çocukları'nın varı yoğu Arsadır. Ama Arsa tehlike altındadır, çünkü komşu mahallenin çocukları orayı ele geçirmek istiyorlar. Bu yüzden başta Nemecsek ve Boka olmak üzere Pal Sokağı Çocukları, arsayı canları pahasına korumak istiyorlar. İşte o kahramanların, mücadelenin hikayesi... Daha önce çocukların dünyasını anlatan Sineklerin Tanrısı adlı eseri okumuştum ama, "bunlar çocuk değil canavar," deyip kitaptan nefret etmiştim. Açıkçası bu eser de onun bir benzeri sanıyordum ama okuduktan sonra yanıldığımı anladım. Öyle masumca kahramanca mücadele etmişler ki insan orda olup hepsini alınlarından öpmek istiyor. Çocukken uçsuz bucaksız doğada güzel oyunlar oynardık, şimdi biz de çocuklar da dört duvar arasına hapsolduk. Oyun oynadığımız arazilerde ucube beton yığınları yükseldi ve böylece çocuklar okul hariç bir araya gelemez oldu. Kitabı okurken çok hüzünleneceksiniz. Ben de herkes gibi, "Ah Nemecsek! " demeden geçemeyeceğim. Keyifli okumalar dilerim...
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201925bin okunma
Reklam
210 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ne demişti Victor Hugo Sefiller romanında: "Ölmek bir şey değil yaşamamak korkunç." Yaşamak eseri de tam Victor Hugo'nun bu söylevi ile uyuşan bir eser. 1960 doğumlu Yu Hua, çocukluğunu Çin Kültür Devrimi(1966-76) yıllarında geçirdi. 1992 yılında basılan Yaşamak eserinde de toplumun bu dönemde yaşadığı değişimi anlattı. Kitap basıldıktan sonra Çin'de yasaklandı, filmi yapıldı o da yasaklandı. Farklı köy ve kasabaları ziyaret edip şarkılar söyleyen bir gezgin, günün birinde Fugui adındaki yaşlı bir köylüye rastlıyor. Ve güç bela tarlasını sürmeye çalışan bu ihtiyarın hikayesini dinlemek için onun yanına gidiyor. Gençliğinde savurgan ve uçarı biri olan Fugui, ailesinin servetini kumarda yiyip tüketmiştir. Daha sonraki dönemde Çin'deki iç savaşın etkisiyle ailesi ile birlikte çok sefil bir yaşam sürerler. Zaman içinde aile fertlerini sırayla kaybeden Fugui, kendisi gibi yaşlı olan öküzü ile kalakalmıştır. Eserin edebi yönü kuvvetli olmasa da çok akıcı bir anlatımı var. Dram üstüne dram, acı üstüne acı... Haksızlığa uğrayanlar arasında çocuklar olunca insan daha çok üzülüyor. En çok Fengxia'ın yaşadıklarına ve Youqing'in ölümüne üzüldüm. 8 milyar insan arasında hepimiz iyi kötü yaşama tutunmaya çalışıyoruz ama bazı yaşamlar çok acı verici... Mutlaka okuyun, okutturun. Keyifli okumalar dilerim...
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201634,2bin okunma
415 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Merhaba arkadaşlar, bugün size ABD'li psikiyatrist, yazar Irvin David Yalom'un (1931) Nietzsche Ağladığında adlı eseri hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Psikanaliz ve felsefenin harmanlanması ile ortaya çıkan bu edebi kurgunun ilk baskısı 1992 yılında yapılmıştır. Konusuna gelecek olursak; 1882'de Lou Salome ile ilişkisi biten Nietzsche büyük bir umutsuzluğa düşer. Salome, Nietzsche'ye psikolojik tedavide yardımcı olması için dönemin ünlü psikiyatristi olan Josef Breuer'i ikna eder. Breuer ve Nietzsche bir araya geldiklerinde uzun psikanaliz ve felsefi sohbetleri başlar. Kendi iç dünyasında sıkıntılar yaşayan Breuer, Nietzsche'nin yol göstermesiyle sorunlarını aşar. Aynı şekilde Breuer de Nietzsche'ye migren tedavisi için yardımcı olur. Şimdi de gelelim benim kitap ile ilgili fikirlerime... Büyük bir hevesle başlayıp zor bitirdiğim bir kitap oldu. Açıkçası kitapla alakalı söyleyebileceğim pek fazla bir detay yok. Altı çizili birkaç aforizma dışında okuyucuya katabileceği bir şey görmedim. Dilinde, akıcılığında herhangi bir problem yok. Asıl problem konusunda, çünkü dünyada binbir dert varken öyle yüzeysel bir konu seçilmiş ki bana çok abartılı ve saçma geldi. Keyifli okumalar dilerim...
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,8bin okunma
264 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Merhaba arkadaşlar, Türk edebiyatının ilk realist romanı olan Araba Sevdası hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Edebiyatımızdaki yenileşme hareketinin mimarlarından Recaizade Mahmud Ekrem (1847-1914) tarafından yazılan Araba Sevdası, ilk önce 1896 yılında Serveti Funun dergisinde tefrika edilmiş daha sonra 1898 yılında kitap halinde ilk baskısı yapılmıştır. Bir paşanın oğlu olan Bihruz Bey, babasının vefatından sonra kendini tümüyle eğlenceye, vermiş züppe bir gençtir. En büyük tutkusu arabayla gezmek, çevresindeki insanlarla fransızca konuşmak ve parayla her şeye sahip olmaya çalışmaktır. Bir gün bir eğlence yerinde sarışın bir kadına denk gelir ve tutkularının esiri olur. Sonrasında ise trajikomik olaylar silsilesi başlar... Fazla detay vermek istemiyorum, okuyunca daha fazlasını göreceksiniz. Yazar; bu kitabı ile batılaşmayı, dönemin alafranga yaşam tarzını eleştirmiştir. İnsanların menfaat ve çıkar uğruna ne kadar aşağılık olabileceğini; aynı zamanda zeki bilgili sandığımız bazı tiplerin ne kadar man kafa olabileceğini gözler önüne sermiştir. Eseri okurken özellikle diyaloglardaki aşırı fransızca beni rahatsız etti, kitabın akışını bozdu. Anlatılan hikaye de ilgimi çekmedi, bu yüzden önermiyorum. Keyifli okumalar dilerim...
Araba Sevdası
Araba SevdasıRecaizade Mahmut Ekrem · Can Yayınları · 202025,4bin okunma
168 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar, dünya edebiyatında en çok tanınan yazarlardan biri olan Rus yazar Lev Tolstoy'un (1828-1910), Çocukluk adlı yarı otobiyografik eseri hakkında bilgi vermeye çalışacağım. 1852 yılında ilk basımı yapılan eser, aynı zamanda Tolstoy'un tanınmasını da sağlayan ilk önemli eseridir. Annesini iki yaşındayken, babasını da dokuz yaşındayken kaybeden Tolstoy, bu yüzden varlıklı olsa da zor bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirmiştir. Uzun ömrü boyunca hayatı sorgulamış ve topluma ışık tutan birçok eser kaleme almıştır. Çocukluk adlı yarı otobiyografik eserinde ise çocukluğundan birkaç anı ve annesinin ölümünü anlatmıştır. Gerçek hayatı ile bu eserde anlatılanlar pek uyuşmuyor ama hayatında onu en çok etkileyen bazı olayları öğrenebiliyorsunuz. Akıcı olmasına rağmen okurken sıkıldım. Beklentimin altında kaldı, tavsiye etmiyorum. Keyifli okumalar...
Çocukluk
ÇocuklukLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20107,2bin okunma
464 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Merhaba arkadaşlar, dünya edebiyatının en çok bilinen Nobel ödüllü yazarlarından biri olan, Kolombiyalı yazar Gabriel Marquez'in (1927-2014), Yüzyıllık Yalnızlık adlı romanı hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Bu eserin ilk baskısı 1967 yılında yapılmıştır. Yazarın, 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmasında en büyük etken
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,6bin okunma
Reklam
144 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kemal Sayar son zamanlarda en çok okunan Psikiyatri uzmanlarından biridir. Kitaplarında kullandığı samimi dil ile insanın içine işleyen bir anlatım tarzı var. Kitaplarında, kişisel gelişim türünün kalıplarını yıkan tarzıyla okurlarını sıkmadan söylemek istediklerini satır aralarına gizliyor. "Sen yaparsın edersin, hadi koçum," gibi cümleleri kurmaktan kaçınıyor. Hayatta aksiliklerin, sorunların da olabileceğini, insanın mutlu olmak için değil yaşamak için çabalaması gerektiğini söylüyor. Bir cümlesi ile bunu güzelce özetlemiştir: "Kitaplarla hayatlarımızı bir ölçüye kadar değiştirebiliriz belki ama onlarla kısmetimizi değiştiremeyiz.İyi kitaplar hayata dair bir derin bilinç, bir farkındalık uyandırırlar. Kötü kitaplar hayata dair kolay formüller öne sürerler. O kolay formülleri bir tehlike anında namluya sürdüğünüzde, hepsi elinizde patlar." Hayat Teselli Bulmaktır adlı kitap yazarın; insan, hayat, mutluluk konularında yazdığı en güzel denemelerinin derlenmesiyle 2013 yılında basılmıştır. Akıcı bir anlatıma sahip olan eseri okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar...
Hayat Teselli Bulmaktır
Hayat Teselli BulmaktırKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20212,090 okunma
80 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar, Türk dünyasının en önemli yazarlarından biri olan Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un(1928-2008) Cemile adlı hikayesi hakkında bilgi vermeye çalışacağım. 1958 yılında ilk basımı yapılan eser, aynı zamanda yazarın dünya edebiyatında tanınmasını sağlayan ilk eseridir. Hayatının çocukluk ve gençlik dönemleri savaşlara denk gelen Aytmatov, bu eserinde de yine savaşı ve savaşanların geride bıraktıkları yakınlarının hayatını anlatmıştır. Cemile; genç ve güzel yeni evlenmiş bir kadındır. Ancak kocası evliliklerinden dört ay sonra askere çağrılmıştır. Cemile, askerler için istasyona buğday taşırken beraber çalıştığı Danyar ile yakınlaşır ve aralarında bir yasak aşk başlar... Kocasından gelen mektuplarda gerekli ilgiyi görmeyen Cemile, "Eldeki kuş daldaki kuştan iyidir," prensibi ile Danyar ile kaçar. Bu eser için çoğu kişi en güzel aşk hikayesi der. Bunu neye dayanarak söylediklerine anlam veremiyorum. Bizim ülkemizde askerde olan gençler genelde aldatılır, bu eserde de aynı durum var. Hikayede aşk var evet ama yasak aşk... Ayrıca hikayedeki yaşanmışlıkları onaylayanların kaçı böyle bir olayın kendi başından geçmesini ister? Muamma. Ben beğenmedim, sıradan bir hikaye. Kimseye de önermiyorum. Keyifli okumalar...
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,7bin okunma
128 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Wilhelm Reich'ın, deyimleşmiş "küçük adam"a seslenişi, bilimsel değil, insanca bir belgedir. 1946 yazında, yayımlanma amacı olmadan, Orgon Enstitüsü'nün arşivi için yazılmıştır. Uzun yaşam ve acı deneyimlerinden damıtılan, kendi gerçek gereksinimlerinden bilincine varmaları ve artık zalimce kendi kendilerini mahvetmekten vazgeçmeleri için, insanlara yöneltilmiş sarsıcı bir çağrıdır. (Tanıtım Bülteninden) Çok övüldü, ismi dikkatimi çektiği için alıp okudum ama ne yazık ki bana hitap etmiyor. Piskoloji türündeki eserler beni cezbetmiyor, genelde olay içerikli eserleri okumayı seviyorum. Altı çizilesi birkaç alıntı dışında kitap hakkında hiçbir fikre sahip olamadım. Ayrıca yazar, karşısındaki hayali kişiye seslenirken herhangi bir konu tasnifi için de çabalamamış. Bu kitabı kimseye önermiyorum. Keyifli okumalar...
Dinle Küçük Adam
Dinle Küçük AdamWilhelm Reich · Cem Yayınevi · 013,2bin okunma
510 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Merhaba arkadaşlar, son zamanlarda beni en çok etkileyen kitaplardan biri olan Fedailerin Kalesi Alamut adlı eser hakkında bilgi vermek istiyorum. Sloven yazar, Vladimir Bartol (1903-1967) tarafından yazılan eser, ilk olarak 1938 yılında yayınlanmıştır. Yazar, bu kitabı kaleme almadan önce doğu seyahatleri ile bilinen Kaşif Marco Polo'nun
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241,8bin okunma
192 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Merhaba arkadaşlar, Yusuf Atılgan(1921-1989), tarafından yazılıp 1959 yılında yayımlanan Aylak Adam adlı roman hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Eserle ilgili detaya girmeden önce şu bilgiyi vermem lazım: Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı yazarken bu kitaptan ilham aldığı söylenir. Aylak Adam, kentli aylak bir bireyi konu alıyor. Yazar, bu eserinde yabancılaşma ve yalnızlık temalarını, entelektüel bir birey olan C. üzerinden anlatıyor. Hakkında mirasyedi denilen C. sürekli bir hareket halindedir ve toplumu enine boyuna inceleyip ben bu topluma ait değilim der. Kadınlarla kısa süreli ilişki yaşayıp sonra da; "hayatımdaki gülünç olmayan tek tutamağı yani; gerçek sevgiyi" arıyorum der. Böyle insanlar elbette toplum içinde farklı görünür, bazen deli denir. Bu da topluma iyice yabancılaşmasını sağlar. Bu eseri okurken çok zorlandım. Anlatılmak isteneni kısmen anladım. Eser, genelde iç ses, hayıflanma gibi cümleler içerdiği için anlaşılırlığı pek yok. Kitaptaki karakteri de, daha doğrusu karaktersizi de sevmedim:) Realist ve olay akışlı eserleri sevdiğim için bu esere pek ısınamadım. Keyifli okumalar dilerim...
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201960,1bin okunma
115 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.