Merhaba sevgilim.
Sana bu yazıyı, bilmediğim bir hastanenin hiç bilmediğim, tek kişilik bir odasından yazıyorum.
Az önce kapıda doktorlar konuşurlarken duydum; tehlikeli olabilirmişim ve takip edilmeliymişim.
Neden bunları konuştuklarını anlamış değilim, acaba hasta mıyım ki ben?
Neyse; uzunca bir süredir sana mektup yazamıyorum, arayamıyorum ve soramıyorum bana kızmıyorsun değil mi?
Burada ben iğnelerle ayakta durabiliyorum ve yanı başımdaki masanın üzerinde duran mavi tokan.
Ona bakarak kendi kendime konuşuyorum ve arada hemşireler iğne vurmaya geldiklerinde soruyorlar
bu kimin diye?
Diyorum ki bu benim olmayacak duaya amin deyişimin.
Şaşırıyor ve gidiyorlar.
Burada biz seni çok özlüyoruz
Biz burada hep seni düşünüyoruz, mavi tokan yine o güzel saçlarına yakışmış mıydı acaba
ve doğmamış olan kızıma vereceğim ismin, başka bir adamın ismiyle anılıyor muydu?
Bunları düşündüğüm de kalbim acıyor ve tek ilacım olan sensizliği sürüyorum kanayan yarama.
Farkındayım aslında her şeyin, fazla ömrümün kalmadığını da biliyorum.
Ve seni seviyorum.
Senin beni hiç sevmediğini bile bile.
Seni Seviyorum...