Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Han-ı Yağma
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır; Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır! Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir Yiyin,
Gerçek Sultan
Bir gün Nasîruddîn Mahmûd'u, Dehli sultanı zorla Tedted tarafına götürdü. Nârnûl yoluna girdiler. Nârnûl'a yaklaşınca Nasîruddîn Mahmûd bineğinden indi ve Şeyh Muhammed Türk'ün türbesine yöneldi. Bahçenin içinde kabre karşı bir taş vardı. Bir süre o taşa doğru ayakta durdu. Sonra Muhammed Türk'ün kabrine yöneldi ve ziyâret etti. Ziyâret bitince, orada bulunanlar; "Önce taşa dönmenizin sırrı neydi?" diye sordular, o da; "Ben Resûl-i ekremin rûhâniyetini bu taşın üstünde gördüm ve gördüğüm müddetçe oraya baktım. Resûl-i ekremin rûhâniyeti oradan kaybolunca, şeyhin türbesine girdim." diye cevap verdi. Bundan sonra Nasîruddîn Mahmûd bir müddet murâkabeye daldı. Sonunda başını kaldırıp; "Kimin zor bir işi olursa, gelsin bu türbeye yönelsin. Umulur ki, Allahü teâlâ bu büyük zâtın sebebiyle zorluğu kolayca hallolur." buyurdu. Orada bulunanlardan biri; "Bugün siz bir zorlukla mı karşılaşmıştınız?" diye sorunca; "İşte bunun için söylüyorum. Hak teâlâ, benim müşkilâtımı, bu zâtın bereketiyle kolay eyledi." buyurdu. Nârnûl'dan üç konak gitmemişti ki, sultan hal' edildi ve Nasîrüddîn Mahmûd rahatça Dehli'ye döndü.
Reklam
HAN-I YAĞMA Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde
Yiyin Efendiler Yiyin!
Bu sofracık, efendiler ki bekler yutulmayı Huzurunuzda titriyor şu milletin hayatıdır Şu milletin ki acılı, şu milletin ki can çekişir! Fakat sakın çekinmeyin; yiyin, yutun hapır hapır Yiyin efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Efendiler, pek açsınız, bu çehrenizde bellidir; Yiyin, yemezseniz
Han-ı Yağma
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır; Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır! Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir Yiyin,
bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır.. yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir yiyin, yemezseniz
Reklam
HAN-I YAĞMA Tevfik Fikret'in şiirini Cem Karaca'dan dinlemek için: youtube.com/watch?v=j56ujw-... Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün! Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır
Şaka maka bizi çok fenâ tufaya düşürdüler. 20. Yüzyıl başında, hatta 19. Yüzyıl'da vaat edilen dünya ile bugün arasındaki kritik farkları düşündüğünüz zaman insanlığa yutturulan zokanın büyüklüğünü anlıyorsunuz. Modern Demokratik devlet yapısı, Tocqueville'nin yerinde ve çok erkenden tespit ettiği gibi, hayatımızı daha özgür hale
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.