Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
Sevgili dostlar, yoğunluk, yorgunluk ve kitaplardan uzak kalmanın acısını yaşıyorum bir süredir. Sanki yıllardır bu haldeyim gibi hissediyorum. Okumayı ve fotoğraf çekmeyi ve daha bir çok şeyi yapmayı özledim. Elbette bu platformda özlendi, burası sizlerle güzel. Kitabı özlemek, burayı özlemek demek. Bu sabah dersten çıkarken, ne yapıyorsun dedim kendime. Bir öğrencime kırgınlığım söyletti bu sözü bana. Biraz işleri akışına bırakmaya karar verdim. Mücadele, mücadele yel değirmenleri ile savaşmak! Nereye kadar dedim. Pes etmek yok, asla yok. Ama hayattan da vaz geçmemek gerek, ben burada hata yaptım galiba. Konu uzun... Bugün sinemaya gidiyorum, sonra kitabevine, sonra yemeğe, sonra biliyorum yine aklıma idealizm gelecek, yine planlamalar, planlamalar... Lakin bu defa kendimden vazgeçmeyeceğim. Hayatın bana ihtiyacı var :) İyi pazarlar diliyorum...
Reklam
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Amirim be..
Behzat: Sen niye ağladın? Savcı Esra: Behzat sen akıllı bir adamsın ama konu kadınlara gelince biraz salaklaşıyorsun galiba. Behzat: Hee. Savcı Esra: Ben sana diyorum ki adamlar gelip seni alacak, gideceksin. Bu işin sonu yok! Belki senelerce tutuklu kalacaksın, ne zaman döneceğin belli değil, senin umurunda değil. Ağladım… Çünkü seninle konuşamadım. Ağladım, çünkü sen beni görmüyorsun. Ve ben seni seviyorum. Behzat: Ama ben bunu bilmiyordum. Savcı Esra: Bilmiyorsun… Tabi nereden bileceksin. Sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun. Senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi lazım Behzat? Behzat: Yok, hayır. Yapamam ben. Savcı Esra: Haklısın. Cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? Hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. Herkese meydan okuyorsun ama kendi duygularından korkuyorsun. Geçmişe saplanıp kalmışsın. En büyük felaketler senin başına gelmiş dimi? En büyük acıları sen çekmişsin, ben hiç bir bok bilmiyorum ki. Acı nedir? Bilmem. Yalnızlık nedir? Bilmem. Dünyanın ekseni kaydı Behzat, 12 cm yerinden oynadı sen bana 1 cm bile yaklaşmadın! Saplantılısın… Behzat: Hee, ne güzel söyledin. Saplantılıyım ben. Benden bir bok olmaz, biz seninle hep kavga ederiz, mutsuz oluruz biz seninle. Savcı Esra: Mutsuz olalım, ne var! Biz de mutsuz oluruz. Ben seninle mutsuzluğa da varım.
Kader
( Adam koltukta yatmaktadır. Elinde ısırılmış elma vardır, elinden kaymış düşmüştür. Etraf dağınık, kağıtlar etrafa saçılmıştır. Kapı çalar, adam dayanamaz kapıyı açmaya gider. ) ADAM – Ben sana kaç sefer diyeceğim Azray?. ( Şaşkın ) Siz kimsiniz?. KADIN – Özür dilerim, apartman ışığına basacaktım ama sizin zile basmış oldum. ADAM – Önemli
233 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.