Dostluk kurduğumuz nice suriyeli’ye sormuşumdur: Kanlı meydan mitinglerinde binlerce insan türkiye ve osmanlı’yı lanetlerken meydanın tam ortasındaki ay yıldızlı armalı,Yıldız camii maketli telgraf anıtına niye dokunmuyordunuz?
Hepsinin cevabı aynıydı:
“Ama o anıt Hamid-i Sani’nin.”
“İyi ama o da bir osmanlı padişahı.”
“Olsun, o Hamid-i Sani.”
<<Kızıl Sultan>> tâbiri, doğrudan doğruya Ermeni buluşudur ve dünyada bir eşi gelmemiş derecede merhametli bir hükümdara bu, hakikatte yüzde yüz ters sıfatı yakıştıran Ermenilerdir. Yeni nesiller de bu eski Ermeni buluşunu hakikat diye kabullenmiş. Ermeni kafasıyla düşünmeye mahkum edilmiştir.
Afakında salalar titredi Payitaht’ın,
Dediler göçen "Abdulhamid Han'dır."...
Gülistanım feryad ile yasında artık
Bildim ki yetim kalan Cümle Vatandır.
Zaman içre zaman olsaydı hayat
Yine Feda-yı can ederdin uğrunda vatanın
Safa verdin, safa götür Sultanına, Sultanım
Duydum ki yetim kalan cümle İslam'dır.
İlahi! Şahidiz Abdulhamid'in kulluğuna
Sana kul oluşunun zalime gam olduğuna!
Lütfet! Yüreğinde yanan aşk hatırına
Bizden ayırdın, amma kavuşsun Gülistan’ına
“Bütün bu dargınlıklar, kırgınlıklar, hatta kanlı kinli didişmeler ancak Meşrutiyet’in İlanı’dan sonra mı meydana çıkmıştı? Sultan Hamid otuz üç yıl nasıl küllemişti bu ihtilafları?”
Yerine kardeşini geçirmişlerdi, olacak iş miydi bu? Samimi düşüncesine göre ahmağın biriydi bu kardeşi. Ayrıca uğursuzdu kem gözlüydü,her şeye nazar değerdi.