Olumsuzluk her bir tarafımıza işlemiş. Tabii ki buna ben de dahilim. İş, çocuk ölümleri, üçüncü dünya savaşı ihtimali, finansal çöküş olunca, kimde ne olgu var, hepsini gerçek kabul edip dinliyor işin kötüsü zaman zaman farkında olmadan kabul ediyor hatta olumsuzluğu savunuyoruz. Bu kitap, bu (ve benzeri) tutumlar üzerinde düşünmemize neden olabilir. (Dikkat; olabilir kelimesi bilinçli bir seçimdir.)
Şöyle de bir şerh düşmekte yarar görüyorum; evet tüm felaket kokan ihtimaller fazla bağırılarak dillendiriliyor, düzenli iyileşmeler ise sessiz sedasız, neredeyse kendiliğinden gelişiyor ve bir çoğundan haberimiz olmuyor.
Kitaptaki anlatımdan; "aslında işler göründüğü kadar kötü değil çünkü göründüğü gibi değil" çıktısının doğal bir sonuç olması, hoşlanmadığım taraftı. Elbette karamsar olmak değil, gerçekçi olmak gerekiyor. Ve gerçekçi olacak olursam, toplumlar-kitleler bazında bu değerlendirmelerdense, bireylere indirgenmiş değerlendirmeleri daha önemsiyorum.
Yeniden okur muyum? Zannetmiyorum. Fakat ihtiyaç duyarsam, muhakkak karıştırırım, çünkü bu tonda (bu zamanda) böyle bir kitap bulmak imkansıza yakın.
Aslında onu ilginç kılan da, tüm içindeki çarpıcı verilerden ziyade, bu "kontra" bakış açısı olmuş.