Dün gece ülkemizin yer ve gökyüzü kırmızıya bulandı, vicdanımız buna katlanamadı.
Ciğerlerimiz, ormanlarımız, içindeki canlılarıyla, bitki örtüsüyle herşeyiyle kül oldu. İnsanlarımız evsiz kaldı.
Ne demişti
Cemal Süreya :
“Bana ne kaç dil bildiğinden! İnsanlığın nasıl? Yürekçen iyi mi?”.
İyi mi gerçekten yürekçemiz?...
Cemal Süreya , 1953 yılında yayınladığı “Sizin hiç babanız öldü mü?” şiirinde, baba kaybının insan üzerinde bıraktığı etkiyi anlatmıştır..
İlginç olan, şairin bu şiiri babası ölmeden 4 yıl önce yazmış olmasıdır. Düşünülenin aksine, Cemal Süreya bu şiiri babasına çok kızgın olduğu bir dönemde yazmıştır. Babası şaire aslında sorumlusu olmadığı bir sebepten dolayı tokat atmış. Şiirden 4 yıl sonra ise babası Hüseyin Seber’i bir trafik kazasında kaybetti..
Son yıllarda sıkça denk gelinen bu şiiri, Cemal Süreya şahsen hiç beğenmediğini de yaşadığı dönemde dile getirdi...
youtu.be/Out3iyCk-r4
#ŞiirinHikayesi #Baba #CemalSüreya #HüseyinSeber
Ahmed Arif, Cemal Süreya’ya öylesine inanır, onu öylesine sever ki, hiç görmediği halde Cemal Süreya’nın kız kardeşiyle evlenmek ister. Cemal Süreya, bu durumu kardeşine söyler. Kız şaşırır, ikisi de birbirini tanımıyordur. Cemal Süreya, ‘Evlen kız. Türkiye'nin en iyi şairi’ der..
Zafer Çarşısı’ndaki kahvede sözleşirler. Tanışacaklardır. Cemal Süreya, kız kardeşini alır gider. O zamanlar, çarşı kitapçılarla doludur. Bekle bekle Ahmed Arif yok. Kitapçıları dolaşırlar. Herkesin birbirini tanıdığı çarşıda ayaküstü sohbet ederler. Ahmed Arif yok. Kız bozulur, onuruna dokunur.
Cemal Süreya, ertesi gün öğrenir ki, Ahmed Arif
temiz bir gömleği olmadığı için gelememiştir..
Bir yandan tek bir temiz gömleği olmadığı için sevdiği kadınla randevusuna gidemeyecek kadar ince bir ruh hali, diğer yandan tek bir kitabıyla nesilleri etkileyecek kadar destansı bir gönül…