“Neden erkekler şarap içerken kadınlar su içiyordu? Neden bir cinsiyet böylesine varlıklıyken diğeri bu kadar fakirdi?”
not: Uzunca bir süre yoktum. Tekrar döndüm, her gün gönderi, alıntı vs. atmaya çalışacağım.
Erkeklerin kadının erkek egemenliğinden kurtulmasına karşı çıkmasının tarihçesi, belki de o konuda verilen emeklerin tarihçesinden bile daha ilginçtir.
"Bir kadının kitap yazabilmesi için paraya ve kendine ait bir odaya ihtiyacı vardır." cümlesiyle özetlenebilir bu kitaptan çıkacak sonuç.
İşte bu nedenle de tarihte çok fazla kadın yazar ve şair görmek mümkün değildir. Var olanlar ya mahlas kullanmak durumunda kalmış ya da 19. yüzyıldan sonra eserler vermeye başlamıştır. Tarihteki kadının konumunu, durumunu araştırmak istesek de yine karşımıza bu bilgileri yazıya dökmüş olan erkekler çıkıyor. Kadını anlatmak bile ataerkil bakış açısıyla ve küçümseme yüklü şekilde yapılmış Woolf dönemine kadar. Kadının yerinin nasıl düşük olduğunu "düşünürler!" defalarca vurgulamış. Hatta, çocuk isteği ortadan kalktığında kadına da ihtiyaç kalmayacağını söyleyecek kadar ileri gitmişler. Ve yazarımız da "Kendine Ait Bir Oda" detayına bu nedenle bu kadar çok anlam yüklüyor.
Peki sizce kadın yazarlarımızın sayılarının arttığı "bu günümüzde" durum o dönemden farklı mı? Kadının bedeninin tartışıldığı programlarda erkekler çıkıp konuşmuyor mu? Kadının haklarının belirlendiği parlamento toplantılarında kürsüde yer alan isimler ağırlıklı olarak erkekler değil mi?
Yüzyıl değiştirmişiz, kitabın üstünden yaklaşık yüz yıl geçmiş ancak yüz adım ileri gidememişiz...
“Gerçekten erkeklerin işleriyle kadınlarınki arasında bir fark yok mu?"
"Hayır, iş bölümü için fazla mekanik bir temel değil mi bu? İnsan işini ilgisine, yeteneğine, gücüne göre seçer. Cinsiyetin bununla ne ilgisi var?”