Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Bir küçük "H" harfi
Romanda geçen kelimeleri araştırmak gibi önünü alamadığım bir hastalık sonucu bazı şeyler hakkında düşünmeye başladım, ki zaten öncesinde de düşünüyordum aslında :D Karşıma "intiba" kelimesi çıkmıştı. anlamı "izlenim" imiş. Mesela cümle içinde "intiba uyandırmak" ile de kullanıldığı için anlaşılır aslında. her neyse.. Başkasını bilmem ama "intiba" kelimesini görünce benim aklıma direkt
İntibah
İntibah
kitabı geldi. Anlamı da izlenimle alakalıdır diye düşünmüştüm. Sonuçta kelime dizisi aynı devam ediyor. Sona geldiğinde sadece bir küçük "h" harfi fazlalığı var. Hatta sesli bir şekilde söylediğimizde aradaki farkı bastırarak söylemediğimiz sürece anlamıyoruz bile neredeyse. İntibah çok farklı bir anlama sahip bir kelimeymiş :) "Uyanma, Uyanış" ve daha nice anlam. Ama kesinlikle izlenim değil. Belki birbiri ile bağlantılı, yani "İzlenimin ardından insanlardaki karaktere uyanıyorum." diyebiliriz. Benim kulağıma hoş geliyor açıkçası :D Ancak beni daha çok düşündüren şu oldu: dil ile yaşamımızı aynı kulvarda değerlendirecek ve modelleme yapacak olursak aslında hayatımızın anlamının, hayatımızın yönünün bir küçük "h" harfi kadarlık bir momentumun yarattığı enerjiyle farklılaşıp değiştiği benzetmesini yapabilirim. Sanırım dilden korkuyorum ve ona hayran kalmaktan kendimi alamıyorum. Çok ürkünç ve bir o kadar muazzam değil mi? Bir küçük "h" harfiyle bambaşka anlamlara geliyor kelimeler, bambaşka anlamlara geliyoruz. Bir küçük hareketimizle bambaşka hayatlar yaşıyoruz :D
Sümer olan Sümerlere Türk olan Türklerin verdikleri kelimeler bir hususa kesinlik kazandırmıştır. O da ortada bir alışverişin bulunduğudur. Alışveriş varsa bittabi alan tarafla veren taraf eş zamanlı yaşamıştır. Yani Sümerlerin Gılgamış'a ağıt yaktıkları milattan önce üç binlerden itibaren Türkler de tarihte arzıendam etmişlerdir.
Sayfa 20 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Türklerde "Tanrı" kavramı tarih boyunca hep vardır ve başka kültürleri etkileyecek düzeyde sağlamdır. Unutmadan ekleyelim. Tengri, milat başlarında "çengli" biçiminde Çinceye de geçmiştir.
Sayfa 21 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Türkler olağanüstü bir biçimde ateşe saygı gösterirler, suyu ve havayı ulularlar, toprağa hürmet ederler fakat yalnızca göğü ve yeri yaratana Tanrı derler ve ona taparlar.
Sayfa 21 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Diyanet İşleri Başkanlığı, "Tanrı'' kelimesini kullanmanın dinen sakıncası olmadığı fetvasını yayımladı. Aksi bir kanaat zaten söz konusu olamazdı. Zira Tanrı'yı zararlı bulmak, dinî külliyatımızı bizlere miras bırakan pek çok âlim ve şairi günahkar ilan etmek anlamına gelirdi.
Sayfa 24 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Çinli Prenses Övgüsü ♡
Huyumuz kurusun, milletçe öteden beri övünmeyi ve övülmeyi seviyoruz. Türk'e oyun kuranların onu çok zaman överek tuzağa çekmeleri boşuna değildir.
Sayfa 25 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Benzer işler...
Türklerin ülkelerini kaybettiklerinde yenilerini buldukları, devletleri yıkılırsa başkasını kurdukları, yönetim sistemleri eskidiğinde çağdaşıyla değiştirdikleri görülür. Lakin onları bir arada tutan değerlerin teminatı olan "adalete" güvenlerini yitirdiklerinde varlıklarını sürdürememişlerdir.
Sayfa 29 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Soğudca "nomos" sözcüğü
Şaşırtıcı olan nomos "kanun" türeviyle namus şeklinde Arapçaya da geçen sözün bu yolla Müslüman Türklerin diline girmesidir. (...) Türkçede başlangıçta şeref ve itibar için kullanılan 'namus', kadına verilen değerin neticesi olarak birinci dereceden yakınlık arz eden hanımlara dönük sahiplenmeyi bildirebilmiştir. Buradan bakıldığında kelimeyi cinsel bir alanla sınırlamak, zihin fukaralığından başka bir şey değildir.
Sayfa 31 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Kâfir hükümdarın devleti ayakta kalır ama zalim hükümdarın devleti ayakta kalmaz.
Sayfa 32 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Yaşadığınız toprakları sevmiyorsanız bir yanınız eksik kalır.
Sayfa 33 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
96 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.