Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Bir pantolon giyiyor sanırsın kapri. Bi oturuyor pantolon diz kapağına iki karış...Siz Celal Şengör müsünüz arkadaş!!
Bir süredir okuduğum kitapların içine o kadar giriyorum ki telefonu elime alıp alıntı paylaşmak çok zor geliyor.
Dijital Kale
Dijital Kale
kitabında o kadar alıntılayacak yer olmasına rağmen sadece üç tane alıntı paylaşmışım mesela. Bu süreçte şunu fark ettim gerçekten bir kitabın içine girdiğimde, olay örgüsü beni sardığında kitabı bırakıp alıntı paylaşmak gerçekten çok zor ve eğer bunu yapıyorsam kitabın içine yeterince girmemişim demektir. Bazı okurlar görüyorum bir alıntısını defalarca paylaşıp binlerce okura ulaşmış. Gerçek bir okur onu kaç kişinin takip ettiğini önemser mi? O zaman akıllara ikinci bir soru geliyor, okuduğumuz kitaplar bizi değiştirmiyorsa, güncellemiyorsa, bize ruhsal olgunluk katmıyorsa, hala üç beş kişinin bizi takip etmesini önemseyip canhıraş bir çabayla takipçi edinmeye çalışmamızı önlemiyorsa ne işe yarıyorlar? Burada da küçük bir güruhun birbirini pohpohlayarak kendini değerli hissetmeye çalıştığını görüyorum. Çok kitap okuyan ama yazım yanlışı yapan( hayır yapılamaz), çok kitap okuyan ama sözcük dağarcığı hala çok kısıtlı olan(nasıl olur), çok kitap okuyan ama hala dar fikirlere sahip insanlar görüyorum. Kitlesel gelişimi güzelleyen, kişisel gelişimi yeren ekole karşı şunu söylemek istiyorum. Kitap okuduğu halde kişisel olarak gelişemeyen bir toplumu kitlesel olarak nasıl geliştireceğiz? “Kendime sorular”
Reklam
Kuyuya talip olunmadan Mısır’a sultan olunmaz.
Umarım eleştiriye açıksınız
Her fırsatta ileti de yorumlar da kitaplarını öne çıkarmaya çalışan yazarlarımız ve şiirlerimiz,böyle yaparak sadece eserlerinize kötülük yapmaktan başka birşey yapmıyorsunuz,yapıtlarınıza bir şans verin,onları her daim reklam malzemesi yapmaktan sakının,bu sadece onların değerini,kalitesini ve prestijni eksiltmekten başka bir şeye yaramıyor, bir eser zaten içeriği ile en güzel reklamını yapmış olur sizin ekstra bir şey yapmanıza gerek yok Ve Necip fazıl kısakürek'in dediği gibi Pazarcı bağırır, kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır, antikacı bağırmaz. Çünkü sadece malı ucuz olanlar kendi reklamını yapar.
Hala hayatta kalabilenlere Berkun Oya’dan Kuvvetli Bir Alkış
Dizide anlatılan; varoluş sancıları içinde debelenen, sürekli tüketen, tükettiğinin arka odasını sorgulamayan, sorgulamaya başladığı an yeniden bir tüketim çarkına kapılan, ürettikçe tüketen tükettikçe üreten sürekli kendini tekrarlayan ve sürekli kendiyle uğraşan en önemli gayesi kendisini mutlu etmek aslında var etmek olan insan… ajandaistanbul.com/hala-hayatta-ol...
Reklam
Eleştirileri kabul etmeyen , ahmak bir toplum olduk 😉 Ahmaklar canınız cehenneme 😀
Güç Savaşı
László F. Földényi insanların modern dönemde nasıl oldu da Auschwitz gibi toplama kampları kurduğunu, göz göre göre insanları ölüme sürüklediğini sorguluyor. Bu alışılageldik bir durum değil. Eski dünyada katliamlar olurdu ama bunlar savaş durumlarında gerçekleşir ya da daha küçük çaplı olur ve cahil bir kesim tarafından gerçekleştirilirdi. Modern toplum nasıl bir toplum ki eğitimli olmalarına rağmen kolektif kötülükleri umursamadan yapabiliyorlar? Földényi'nin cevabı modern toplumun kitle toplumu olması. Doğru olsun yanlış olsun yeteri sayıda habere ulaşan ve de insanların arzularını kamçılayıp onları manipüle eden herkes kitlesel kötülüklere sebep olabilir. Birisi aylardır bir şehri bombalar bunu kitleleri arkasına alarak meşru savunma gösterir öteki oturduğu yerden attığı twitle bir gencin haftalarca hücrede tutulmasına sebep olur. Eskiden yalnızdık ve kötüydük, artık birlikteyiz ve daha kötüyüz.
Allah sonumuzu hayr etsin .
Son bir aydır, uzayda Alper; pavyonda Dilber arasına sıkıştırıldık kaldık.
211 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.