Kişinin öldükten sonra geride bıraktığı şeylerin en hayırlısı, kendisine dua eden salih bir evlad, sevabı kendisine ulaşan sadaka-i cariye, kendisinden sonra halkın amel ettiği ilimdir.”
Havadaki neşenin adi sensin.
Yağmurla bereketlenir güzel sesin.
Sevgiyle beslenir o minik kalbin.
Oğlum sen bu dünyanın, hayatımın neşesisin.
Bir bakışın, güzel gözlerin.
Hokka gibi burnun, billur tenin
Ah o öpülesi minik ellerin
Oğlum! Seni izlemek bile mutluluğum benim.
Dudaklarından dökülen inci gibi sözlerin
Emsalsiz bir düştür kalem kaşların.
Nezaket timsali bakışların.
Seni seviyorum ilk göz ağrım.
Piru pak aşkların en safı.
Gülistandaki güllerin şahı
Bir dakikada uzar hasret yolları
Seninle olmak Allah'ın mükafatı.
83.sayfa
İlk gülümsemen, ilk ağlaman
Bir anlık hüzünle, yüz buruşturman
Göğsümde durup huzur bulman
Eși emsali olmayan bir şeysin sen!
Her şeyin yeri ayrı
Ayrılık olmasa gayrı
Bu sevgi ebedi kalmalı
Allah ayırmasın benden canlarımı
Ağlamandan bile alınır lezzet
Sen cennet-i ala dan gelen melek
Sensiz bana dünya ne gerek
Mevlamın ne güzel hediyesisin sen
84.sayfa
Her annenin bir saçmalama şarkısı vardır. Anneler bilinmeyen bir dilde, duyulMAyası bir sesle sever çocuklarını 🤦
Olsun...
Sevmesi en güzel varlık zira evlat...
Yine Yiğit Özgür'ün çizdiği "ana" frekansında dolandım, iyi de geldi.
Önceleri toz ve kir bulutu olan dünyamızı kızım için sildim, ovaladım, pırıl pırıl ettim...
Bir de beş kardeşin acıtacağını düşünüp, kalıpları yıkan "Geliyor üç kardeş" anası oluverdim...
Olsun...
Güzel böyle...