Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Geçmiş ve Bugün
Yarım kalmak
Kitabın sonu tüm kitabın özeti gibi bir yarım kalmışlık hissiyle bitti. Bu yarım kalmışlık hissi Ludwig'i çok daha iyi anlamaya olanak sağlıyor bana göre. Son zamanlarda okuduğum beni en çok etkileyen Zweig kitabı oldu.
İlk olaraq kitabı çox bəyəndim. Hər kəsədə oxumağı tövsiyə edərəm. Kitabı oxuyarkən keçirdiyim hissləri sözlə ifadə edə bilmirəm sanki. Emir və Hasanın başına gələnlər çox acı idi. Ama mənə ən ağır gələni isə hər şeyə rəğmən Hasanın Emire hər zaman sadiq olması idi. Kitabın uşaqlarla bağlı toxunduğu çox nöqtələr var. Rahim Han'ın "çocuklar boyama kitabı değil, onları en sevdiğin renklere boyayamazsın." sözləri bele yetir . Emirin atası kimi olan valideynlər çoxdu hər zaman uşaqlarını bir qəlibə salmağa çalışırlar onların istədiyi kimi olmayandada o uşağı yetərsiz görürlər. Rahim Han'ın məsələlərə fərqli yöndən baxması da çox gözəl idi. Emirin savaşanlara qarşılıq verməməsini içində "qəddarlıq" olmamasına işarə edirdi. Kitabın sonunda hadisələr gözlədiyimdən tamam fərqli formalaşdı. Sadəcə sonda tək istədiyim Hasanın xoşbəxt olması idi , ama heyif ki alınmadı. Ama hər şeyə rəğmən sonunu bəyəndim. Oxuyanlara və oxuyacaq olanlara xoş mütaliələr:)
Geleceği ışık tutan: Kızıl Veba
“İnsan çalışmasının ürünü gelip geçicidir ve deniz dalgalarındaki köpükler gibi birden yok oluverir… Günün birinde bütün o çalışmaların sonucu ortadan kaybolmuş ve insanın yaptıklarını silip süpürerek onu yeniden ilkel yaşam dalgası içine sürüklemiştir.”
Kızıl Veba, bir dedeyle üç torunu arasında geçen kısa bir macera niteliğinde. Dedenin Kızıl Veba hastalığını ve insanlığın geçmişteki halini torunlarına anlatması romanın ana çerçevesini oluşturuyor.
Açıkçası bu kitap sanki geçmiş olan Kara Veba'yı anlatıyor gibi görünse de geleceği bir tokat gibi yüzümüze vuruyor .
Peki Jack London bu kitapta ne anlatmak istemiştir?
Jack London bu kitabında insanların bilimi, kültürü oluşturduğu medeniyeti tapınırcasına kutsaması sonucu tepki olarak bu kitabı bize çok güzel bir şekilde cevap niteliği verir. İnsanların katlettiği doğayı tekrar doğaya sığınması dikkat çekici bir ayrıntı. Jack London değişmeyecek olan şeyler 3 tane olduğunu söyler din, ordu ve devlettir.
Ankara, Mon Amour!
Zamanla hatıralar da değişir. Yaşanmış olan değişmese de biz sürekli değişiriz ve geçmişe her an farklı algılarla, bilinçlerle bakar, geçmişi yeniden ve yeniden şekillendirmeye devam ederiz. Ya da etmeyiz de, geçmiş, bazı zamanlarda farklılaştığını hissettiren bir duyumsama ile beliriverir zihnimizde.
Mekanlar da değişir zamanla. Bakan gözler de aynı olamazken yerler de, mekanlar da aynı kalmadıkça, aslında olduğu gibi canlandırılamaz hiçbir hatıra zihinde yeniden. Çok benzer bir şeyi duyumsadığımızı hissederiz çok çoğu. Aslında güzeldir de hep farklı duyumsamaların olması, değişimlerin olması. Geçmişimiz elimizden alınmış değildir de bize geçmişimizi farklı şekillerde duyumsama şansı verilmiştir. Geçmişimiz bütün farklı şekilleriyle, her zaman daha farklı olan haliyle elimizde ve hatta zihnimizdedir. Telaşe etmeden, yaşama devam ederken her an, herhangi bir suretle yine ve yeniden bize "ben buradayım, yaşanmışlığınım senin!" diyecektir.
Bize düşen ise, hepsinden önemlisi, yaşadığımız anın farkında olmak ve şimdinin verimliliğini önemsemek, her halin tadını hissetmek, her şeyin de geçici olduğunu bilmektir.
