Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Korunmaz, "Müridimle ilişkiye girmezsem zikirden dolayı yanmaya başlıyor. İşinden ve gücünden kesiliyor ve deli durumuna geliyor. Buna tıp çare bulamıyor," diyor.
Sayfa 66 - İletişim Yayınları, badeciler tarikatıKitabı okudu
İlk nişanlısı Osman İ., Zülfiye'nin Küçük'e bağlılığı nedeniyle yüzüğü atmıştı. Daha sonra Zülfiye, Barış Ç. ile nikâhlandı. Barış Ç. de Küçük'le ilişkisi olduğundan kuşkulanıyordu. İşten erken geldiği bir gün evinin kapısı açılmadı. Dakikalar sonra içeri girdiğinde Küçük'ü dua ederken buldu. Zülfiye, "Bizim için dua ediyor," dedi. Barış Ç. çok gecmeden boşandı.
Sayfa 49 - İletişim Yayınları, dua bilmeyen şeyhKitabı okudu
Reklam
"Biz namaza dururken Recep geziyordu. Bana, 'O namazı burada kılmaz, Kâbe'de kılar,' diyorlardı. Hep itiraz ettim, ancak yanındakiler beni inandırdı."
Sayfa 49 - İletişim Yayınları, dua bilmeyen şeyhKitabı okudu
Müritlerine "Bu paralar, geçmişteki günahlarınızın kefaretidir. Böylece takvamız yükselecek", dedi.
Sayfa 47 - İletişim Yayınları, dua bilmeyen şeyhKitabı okudu
ÇARESİZLİK...
Block'un tavrı kim bilir kaç kez değişmişti! Kimin dost kimin düşman olduğunu anlamasına izin vermeden onu bir o yana bir bu yana savuran davası mıydı acaba?
Sayfa 258Kitabı okudu
Evet, gerçi bir İngiliz atasözü, “yüz tavşandan bir at oluşturulamayacağı gibi, yüz kuşkudan da hiçbir zaman bir delil oluşturulamaz” diyor, ama bu aklın, sağduyunun sesidir, siz gelin de insanın tutkularına anlatın bunu, çünkü önünde sonunda sorgu yargıcı da bir insandır.
Reklam
Elektrikli sandalye ilk olarak 30 Temmuz 1988'de denendi. O gün, evrensel ilerlemenin öncüsü New York şehri, barbarca olan darağacı ve kapüşonlu cellat geleneğini geride bıraktı. Sayısız davetli olaydaki yerlerini aldı. Mahkum, ağzı gemlenmiş ve kalın kayışlarla bağlanmış halde, üç yüz voltluk bir akım aldı. Sarsıldı, inledi, ama ölmedi. Dinamo ona dört yüz voltluk bir akım gönderdi. Çok daha sert spazmlar oldu. Yaşamaya devam ediyordu. Yedi yüz voltluk akım uyguladıklarında köpük ve kan içinde kalan ağızlık parçalandı, uzak, kırık bir uluma duyuldu. Dördüncü bombardıman işini bitirdi. İnfaz edilen Dash adında bir köpekti. Sokakta iki kişiyi ısırmaktan mahkum edilmişti. Kanıt yoktu.
1984'de bir insan hakları örgütü tarafından görevlendirilen Luis Nino, Lima'daki Lurigancho Cezaevi'nin koridorlarını dolaştı. Luis o istiflenmiş yalnızlıkta harap oldu. Çıplak ve perişan mahkumların arasında zorlukla yol aldı. Sonra, cezaevinin yöneticisiyle konuşmak istedi. Yönetici yoktu. Onu sağlık hizmetleri şefi kabul etti. Luis ölümle cebelleşen bazı mahkumlar gördüğünü söyledi, kan kusuyorlardı, ayrıca, yüksek ateşten buharlaşan, açık yaraların yiyip bitirdiği pek çok mahkûm gördüğünü, buna karşılık tek bir doktor bile görmediğini söyledi. Sağlık şefi açıkladı: -Biz doktorlar yalnızca hastabakıcılar bizi çağırınca müdahale ediyoruz. -Peki hastabakıcılar nerede? -Hastabakıcılar için ödeneğimiz yok.
“İddianame, sadece savcının, sanığın gerçek suçlu olduğuna ikna olduğunu gösterir ve elbetti ki savcının böyle bir karar vermesi için epeyce sağlam bir gerekçesi olmalıdır. Fakat avukatlar olarak biz, dava sonuçlanıp suçu ispat edilene kadar kesinlikle şüphelinin gerçek suçlu olduğu yargısına varmamak gerektiğini düşünürüz.”
427 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.