Sahilde kulaklık takıp kilometrelerce yürümeyi çok özledim.. o ayaklarıma vuran dalgalar ile birlikte güneşli sıcak bir günde esen hafif rüzgarı özlüyorum..
#Birkan
Şimdi bir sahil kenarında oturmuş denizi izlemek istiyorum. Ama sadece izlemek hiç düşünmeden... Gözlerim dolmadan, kursağıma harflerim dizilmeden. Sadece izlemek... Güzel Cümleler
Sahil kenarında bir yere geliyorsun, sandalyeni çekip oturuyor ve bir çay söylüyorsun. Çayı söylerken rüzgar tatlı sert esiyor, hava adeta yanaklarını okşuyor. Saçlarının arasında rüzgârın dolaştığını hissediyorsun. Çayın yanında iki şekerin birini kullanıyor diğerine dokunmuyorsun. İnce bellinin, belinden kavrayıp yudumluyorsun. Yudumlarken, gözlerini hafif kısıp yanaklarında ki gamzeleri çıkarıyorsun. İnce belliyi masaya koyarken denizin uçsuz bucaksız sularında kendini kaybediyorsun... Hiç olmadığın kadar kendini özgür, bir o kadar da ölümsüz hissediyorsun. Sahile vuran her dalga seni biraz daha dinginleştiriyor. Bu özgürlük seni biraz daha parçalıyor ve sen bunun farkında bile olmuyorsun. Güzel Cümleler
Şimdi akşam olur, sular buruşur. Bir yastığa baş koyarım güvertede. Hangi dilden olursa, bir şarkı isterim. İçimde kırık dökük besteler dolaşır.Kalbim avucumdadır artık, bir sahilden sesler gelir, kaybolur. Uzun uzun nefes alır sular. Uzun uzun ağlamak isterim... - Turgut Uyar Güzel Cümleler
Sonsuzluk ne demek biliyor musun? Bir kuşun kumsaldaki kum tanelerini tek tek okyanusun karşı kıyısına taşıdığını düşün. Kuş bütün kum tanelerini karşı kıyıya yığdığı zaman sonsuzluk daha yeni başlıyor olacak. Güzel Cümleler
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı
‘’..ne kadar da söylediklerinden emin görünüyor değil mi? oysa onun güvendiği şeylerden hiçbiri bir kadın saçının bir tek teline bile değmezdi. yaşadığından bile emin değildi, bir ölü gibi yaşıyordu çünkü. bense ellerim bomboş bir adam olarak görünüyordum , ama kendimden emindim, her şeyden emindim, hem ondan çok daha emindim. yaşadığımdan emindim ve gelmekte olan ölümden emindim. evet, bundan başka bir şeyim yoktu benim. ama, hiç değilse bu gerçeğe, onun bana sahip olduğu kadar sahiptim..’‘
“İkiye bölünmüş olmanın iyi tarafı şu ki Pamela, yeryüzündeki her erkeğin, her kadının, her şeyin kendi eksikliği konusunda duyduğu acıyı anlıyorsun. Bütünken anlamıyordum, dört bir yana ekilen acıların, yaraların arasında, bütün olmayan birinin inanma yürekliliğini gösterebileceği bir ortamda, sağır, iletişimsiz deviniyordum. Sadece ben değil Pamela, ben bölünmüş, parçalanmış bir varlığım, ama sen de, herkes de. Artık ben daha önce, bütünken tanımadığım bir kardeşliğe sahibim, yeryüzündeki bütün sakatlıklarla, eksikliklerle kardeşim.”