"Hepimiz bir çıkarımız
olduğunda, bir fayda sağlayabileceğimiz durumda karşımızdakinin duygularıyla oynarız. Lanet bencillikten, zevkten,
güçten, paradan başka kural falan yok!"
Sizden bir başkasının sırtına basarak yükselmeniz istenebilir. Söz konusu kâr ve verimlilik olunca bu sihirli sözcükler uğruna nice kelleler uçurulabilir.
.. onlar da benim gibiydi, hatta daha beterdiler. Hiç şüphe etmeden hodbindiler. Umumun parası sarf edilirken o kadar cömert, hasbi, kayıtsız şartsız yenilik taraftarı olan, benim eserimle övünen insanlar, şimdi kendi menfaatleri ortaya konunca birdenbire dönmüşlerdi.
Birkaç gün evvel, menfaatin hayattaki büyük rolünden bahsedilmiş olmasından konuşulurken:
- "Dünya hayâtında baş rolü, menfaat oynadığına göre, bundan da şüphesiz vefâsızlık zuhur eder. Her ikisinin birleşmesinden ise yalan doğar. İşte dünya hayâtının temelleri. Yalnız bu kaidenin dışında kalanlar Hak yolunda olanlardır. Onlar etraflarından bir şey beklemezler. Çünkü ihtiyaçları Allâh'adır. Allah ise ganîdir, hiçbir şeye ihtiyâcı yoktur. Menfaat ise ihtiyaçtan doğar.”
Hüsniye Hanım:
- Fakat dünyânın hâli böyle kurulmuş. Başka türlü harekete imkân var mı?
- "Tabiî yoktur. Ancak bu noktaya vâsıl olmuş kimseler ne dünya ehlidir ne de âhiret ehli... Bunlar, varlıklarını Hak'ta eritmiş olan kimselerdir ki menfaat gözetmeden hareket ederler.
"Günümüz insanlarını dünya ile ilişkileri açısından gözlemlediğim zaman ne kadar çıkarcı ve faydacı hayatlar yaşadığımızı daha net görüyorum. Birinin ya da bir şeyin ufak bir yararı dokundu mu ona yapışıyoruz. Ufak bir sürtüşme ya da ters bir davranışına şahit olduğumuzda derhal uzaklaşıyoruz."