Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Fatih Sultan Mehmet
Hudutsuz bir otorite tesisine muvaffak olan ve yalnız yerleşmiş âdetler ve müesseseler değil, Şerî'at karşısında da oldukça bağımsız hareket eden bu serbest fikirli Osmanlı hükümdarı, örfî hukuk sahasını ziyadesi ile genişletmiş ve kuvvetlendirmiştir. Hatta, esas itibariyle İslâmî mefhumlara aykırı olarak kanûnnâme tertip ve ilân etme cesaretini gösteren ve böylece haleflerine örnek olan ilk Padişah da odur.
Osmanlı'nın bazı çöküş sebepleri
Osmanlı Devleti Batı önünde bu çekilişinin ana sebepleri üzerinde esaslı durmamıştır. Medrese ulum-i akliye denen müsbet ilimlere büsbütün kapılarını kapamıştır. Devlet zayıfladıkça, eskisi gibi doyumluk ve ulufe alamayan yeniçeriler büsbütün disiplinden çıkarak ikide bir kazan kaldırır, padişah indirir, vezir boğdurur, yeni deyimi ile, sık sık ''taklîb-i hükûmet = hükûmet devirme'' krizleri iç huzuru büsbütün bozucu olmuşlardır. On sekizinci asrın ortalarından beri kurtulmak için Batı sistemi bir ordu ve düzen kurmayı düşünenler olmuşsa da çoğu seslerini bile yükseltmek cesaretini gösterememişler, Müslüman halk yığınlarını ve iktidarları baskısı altında tutan medreseden yetişme ve gittikçe daha düşük, daha dar kafalı ve ''müteassıp'' ulema takımı ise herhangi bakımdan Batı'ya benzemeyi ve uymayı ''küfür'' saydığı için, Üçüncü Selim gibi, yeniçeriler yanında bir de ''Nizam-ı Cedid'' denen Batı sistemi ordu kuranlar da boğazlanmışlar (1808) ve kurdukları ordu dağıtılmıştır. Yabancı dil öğrenmek günah sayıldığı için dış politika hıyanetleri Osmanlı topluluğundan ayrılmak isteyen ve Fenerli denen Rumların elinde idi.
Reklam
Kira, piyasadan tırtılsız akçeleri toplayıp tırtıllı hâle getirdi, yani parayı yonttu, gramajını düşürdü. Bu paralar askere maaş olarak dağıtıldı. Eksik akçe alış verişlerde "tam" yerine esnafa veriliyor, esnaf almak istemiyordu. Asker, elindeki geçmez akçeden bîzar olup, bunun sorumlusunu bulup cezalandırmak istedi. Kimin yaptığı biliniyordu. Sipahiler Sadaret Kaymakamı Halil Paşa'nın huzuruna çıkıp, Ester Kira'nın kellesini istediler.
Fatih Sultan Mehmet Dönemi
Olağanüstü fütuhat(fetihler) ve kuruculuk faaliyetine muvazi(paralel) olarak kanun koymada da onun devri misli görülmemiş bir gelişmeye şahit olmuştur.
Köylü ve sipahi arasındaki diğer çatışma konuları kanunnamelerde yer almıştır. Mesela sipahinin kendisine ait tahıl öşrünü, en iyi para getiren uzakça pazarlara zorla köylüyle taşıtması, her gelen sipahinin kendisi için köylüyü ev veya ambar yapmaya zorlaması ve bunun gibi başka hizmetler. Sipahilerin başvurduğu en yaygın ve köylü için en ağır yolsuzluklardan birisi, kanunun yasakladığı eski bir angaryayı veya mahalli vergiyi, eski âdet diye yeniden canlandırmaları ve köylüden istemeleridir.
Köy sicillerinde şu olayı da sık sık görmekteyiz : Sipahiler, tapulu toprakları köylü elinden almak için genel bir eğilim içindedirler. Bunun nedeni, toprağı başka birisinin tasarrufuna tapuyla verirken onlardan yeni tapu resmi almak suretiyle gelir kaynağı sağlamalarıdır.
Reklam
OSMANLI’DA KADINLARIN KURDUĞU EĞİTİM VAKIFLARI Osmanlı’da kadınların kurduğu vakıflar çok geniş bir yekûn tutar. Dinî kurum ve hizmetler, sağlık ve sosyal hizmetler, bayındırlık ve beledi hizmetlere yönelik vakıflar kuran kadınlar, eğitim ve öğretim hizmetleriyle ilgili vakıflara da ağırlık vermişlerdir. Eğitim kurumları inşa etmeleri ya da var olan eğitim kurumlarının çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için tasaddukta bulunmaları Osmanlı kadınlarının şefkatini, merhametini, eğitimli bir nesil yetiştirme bilincinde olduklarını göstermektedir. Örneğin, Valide Sultan ve Hanım Sultan vakıfları, Osmanlı kadınlarının cömertliğinin bir göstergesi olmuş, halkın gözünde yöneticilerin prestijlerini ve meşruiyetlerini artırmıştır. Hürrem Sultan, Haseki semtinde, bünyesinde bir medrese ve mektebin de yer aldığı bir külliye inşa ettirmiştir. Bezmiâlem Valide Sultan da kurduğu vakıf kütüphanesi ve eğitim kurumlarıyla ön plana çıkmıştır. Nurbanu Sultan Üsküdar’da içinde bir medrese de bulunan Atik Valide Külliyesi’ni Mimar Sinan’a yaptırmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı
Padişah iyi niyetli dirayetsiz, memleketin nereye sürüklendiğini görmesi için etrafını alevlerin sarmasını beklemişti. Valideye itaat bir evlât için elbette vazifedir, lakin milyonlarca validenin mesuliyetini omuzlamış biri, bunun ölçüsünü ayarlamayı bilmeliydi. Adaletin timsali olan bir devletin, adalet dağıtıcıları dahi satın aldığı makamda iş görüyorsa, bundan hayırlı bir netice beklenir mi? Gerçi isyan edenler haklıdır denemez, ama bu apayrı bir konu ve biz şimdi onların isyanına zemin hazırlayanları yargılamaktayız.
Osmanlı İmparatorluğu gerçek ve kesin bir şekilde Fatih Sultan Mehmed devrinde kurulmuştur.
Bir yandan Sinan Paşa, diğer yandan onun oğlu Mehmet Paşa devletin itibarını ayaklar altına almışlar cephelerde, on binlerce askerin şehit düşmesine, savaşın kaybına sebep olmuşlardı. Bütün eksileriyle Sinan Paşa tartılıyor İbrahim Paşa'nın terazisinde, oturtulduğu kefe yerden kalkmıyor. Bir diğer kefeye kendini koyan Bosnalı Damat İbrahim Paşa, kayın validesi Safiye Sultan'ı da yanına alıyor, hesap meydanda! Hülasa, bütün müsbet tesirler İbrahim Paşa'nın sadrazam olmasından yana, karşısında bir tek menfi varsa o da Sinan Paşa'dır.
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'nun ve başka geleneksel imparatorlukların, değişime ve gelişmeye, yeni ekonomi sistemlerin ortaya çıkışına direnmesinde, durgun(stagnant) bir sosyo-ekonomik yapıya bağlı olmasında, mîrî arazi rejimi ve çift-hane sistemi başlıca sorumlu görülmektedir. Fakat unutmayalım ki, bu sistem Türkiye'de günümüzde küçük aile işletmelerine dayanan sosyal yapının da tarihi temelidir.
Bazı vergilerin köyün ortaklaşa sorumluluğunu gerektirdiğini ayrıca tartışmak gerekir. Örneğin, avarız ve cizye vergilerinin toplanmasında, özellikle 16. yüzyıldan sonra köyün bir cemaat olarak tayin edilen meblağdan toptan sorumlu tutulduğunu biliyoruz. Bunu gibi, Osmanlı ceza hukukunun, katil ve hırsızlık olaylarında bütün bir köy halkını sorumlu tuttuğu da bilinir. Bu durumlar köyün cemaat karakterini kuvvetlendirmekle beraber, sosyal yapısını esaslı olarak değiştirecek nitelikte değildir.
Nereye kadar, diye sormalıydı kendi kendi ne; nereye varır bu yolun ucu? Safiye Sultan, uyuşturucu müptelası insanlar gibi olmuştu kaynanası Nurbanu Sultan sayesinde, şimdi bu hastalığın kendisine sever oldu, kurtulmayı düşünmesi imkânsız. Bir devri daim başlamış, alanın da satanın da memnun göründüğü çarkın içinde paralar yüzüyor. Birinden makam karşılığı alınan rüşvetin bir miktarı başka bir işe yarayacak kimseye aktarılıyor, bir miktarı da birikiyor istikbal için. O zaman, ne alanın dilinde rüşvet idi bu paraların adı ne de verenin, pişkeştir yahut hediye.
İnsanlar, son nefeslerinde yalan söylemez denir ya, Koca Sinan Paşa'da böyle bir hâl görülmekte. Meselâ doğru bir sözü daha var bu ihtiyarın: "Zengin olmayan bir vezirin hükümet reisliği etmesi mümkün değil!"
Devlet büyüklerinin ölümü büyük kayıplardır, hep öyle bilinir. Bazı devletlilerin ölümüyle yaşattığı sevinç sağlığında yapamadıklarının yerini tutuyor; örneğimiz Sinan Paşa. Koca Sinan Paşa'nın her nefes alışı memlekete-millete zarar vermeye başlamıştı, ölümüyle vatana hizmette bulundu, herkes ondan kurtuldu. Bir de hazine bayram etti Koca Sinan Paşa'nın geride bıraktığı servet sayesinde.
320 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.