Habil ve Kabil’in anlaşamadığı kanlı topraklarda, kadın kimliği ile var olmaya çalışmak… Kadın olmak zordur. Doğduğunda başlar sınıflandırma.
Duygu Asena hayatı boyunca tüm kadınlara unutturulmaya çalışılan öz güvenlerini hatırlatmaya çalıştı. Ataerkil bir toplumun sancılarıyla yetişen kadınlara evde, işte, sokakta maruz bırakılan zorbalığın koca duvarlarını yıkmaya çalıştı. Kadın özgürdü, kendi ayakları üzerinde durmalıydı, maddi olarak kendi güçlerini elde etmeleri gerekliydi, kendilerine sunulanlarla değil, kendi yaptıkları, başardıklarıyla mutlu olmalıydı. Ömrünün sonuna kadar kadın haklarının yılmaz savaçsısı olmuştu. Yazdığı yazılar, romanlar, verdiği seminerler, çektiği filmlerle her alanda popüler kültürde kadın kimliğinin ve sorunlarını gündeme getirmeyi başarmıştı. Şu an yaşasaydı ve şu anın Türkiye’sindeki kadınların durumuna ne derdi kim bilir? 2021 yılında 280, 2022 yılında 334, 2023 yılında 315 kadın öldürüldü. Bir kitabın adını “Değişen Bir Şey Yok” koymuştu. Evet ne yazık ki hâlâ değişen hiçbir şey yok!
"Sen kötü bir insan değilsin, topluma yararlı bir kişi olman için gereken her şeye sahipsin. Daha da ötesi, senin içinden geçenlerden haberim var; onların birkaçının iyi olduğunu da biliyorum, ama yine de sinir bozucu ve dayanılmaz oluyorsun, seninle yaşamak çok zor. Bütün iyi niteliklerin aşırı zekân karşısında karanlığa gömülüyor; her şeyi başkalarından daha iyi bilme hırsın, denetleyemediğin şeyleri geliştirip ustalaşma isteğin bu iyi niteliklerini yararsız kılıyor. Bu davranışlarınla etrafındaki insanları gücendiriyorsun; hiç kimse, özellikle senin gibi önemsiz biri tarafından zorla aydınlatılmak ve geliştirilmek istemeyeceği gibi, hiç kimse senin gibi birçok zayıflığı olan bir kişi tarafından azarlanmayı, zerre kadar bile terslenmeyi, hele hikmetli bir tonda 'bu iş bundan dolayı böyledir' şeklinde hiçbir itiraz kabul etmeden yapılan konuşmaları anlayışla karşılayamaz."
.
.
Her şeye bir yanıtlarının olması insanların aptallığının işaretidir. Her şeye bir sorusunun olması ise romanların bilgeliğinin bir işareti sayılır.
.
.
Milan kundera
Oğuz Atay'ın babası Cemil Atay, bir milletvekili ve hakimdi. Oğlu ile arasında geleneksel ile modern olanın çatışması vardı. Yazar babasına yazdığı, ancak öldüğü için ona hiçbir zaman ulaştıramadığı bir mektubunda bunu şöyle ifade etmişti: "Birlikte yaşadığımız günlerde, bütün beğenilerim sana duyduğum tepkilerden oluştu. Birçok şeyi yok sayarak, belli bir düzen içinde yaşadın sen. Sinemaya gitmedin, hiç roman okumadın. Yabancı ülke özlemi çekmedin, kimseye hediye almadın. Yalnız halk türkülerini sevdin..."