İnsanoğluna dünya hayatında bahşedilen zaman dilimine "ömür" denilmiştir. Ömür, imar ile aynı kökten gelir. İmar, ömür, umre, mimar, mamur; hepsi aynı kökten gelir.
İmar ile geçmeyen ömür, ömür değildir. İmar ile geçmeyen ömür mamur olamaz.
Hadiste "Ben ahlakı icat etmek, inşa etmek için gönderildim." denilmeyip bilakis "Ben mekârim-i ahlakı tamamlamak için gönderildim." denilmesidir. Bu, şu demektir: Benden önce de ahlak vardı. Âlemde başlayan peygamberlik binasının ortaya koyduğu bir ahlak var. Ve ben insanlığın birikimi olan ahlakı tamamlamak için geldim.
Toksik Yalnızlıklar Ramazanın ilk gününden herkese merhaba!
Bugün hayatımda yeni bir sayfa açmış gibi hissediyorum ve umarım bu otuz günlük süre zarfında çok güzel şeyler yazabilirim bu yeni sayfalara. Hepimiz için çok güzel, istediğimiz şeylerin bir bir gerçek olduğu bir ay olsun inşallah :)
Bugün sizlere hem eğitimci hem de yazar Emre Bey’in kaleminden dökülen #toksikyalnızlıklar kitabının yorumu ile geldim. Kitabın ön sözü ile beni kendine çekmeyi zaten başarmıştı.
Kitap sekiz kısa hikayeden oluşuyor ve her biri ayrı bir dünya aslında. Dev dalgaların alıp götürdüğü bir evlat ve yıllarda aynı yerde ‘’geri gelecek’’ ümidi ile bekleyen çaresiz bir baba… Göçük altında kalan bir adamın son hisleri… bir hikayede aynı karakterin farklı kimliklere bölünmesi ve hiçbir karakterde sevdiği tarafından sevilmemesi…
Yalnızlıklar, yarım kalmışlıklar, çaresizlik, ölüm ve daha fazlası. Yazarın kalemi o kadar sade ve bir o kadar da başarılı ki kitabı elinize aldığınızda hikayeye kapılıp gitmemek elde değil. İyi ki okudum, iyi ki yazarın kalemi ile tanıştım. Umarım başka eserlerinde de yeniden buluşabilmek nasip olur. Okuru bol, başarıları daim olsun <3
Ey iman edenler! Sizler ,sefere çıkan veya savaşa giren kardeşleri hakkında"Onlar yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi" diyen inkarcılar gibi olmayın. Hayat veren de öldüren de Allah'tır; Allah yaptıklarınızı görmektedir.
Al-i İmran-156
Evet, acayib-i sanat ve garaib-i hilkat noktasında cüz'iyat, külliyattan geri değil; çiçekler, yıldızlardan aşağı değil; çekirdekler, ağaçların mâdûnunda değil; belki çekirdekteki nakş-ı kader olan manevî ağaç, bağdaki nesc-i kudret olan mücessem ağaçtan daha acibdir. Ve hilkat-i insaniye, hilkat-i âlemden daha acibdir.
20.mektup, ikinci makam, onuncu kelime, dördüncüsüKitabı okudu
Eğer her mahluk, her zerre doğrudan doğruya Vâhid-i Ehad'e isnad edilse ve onlar ona intisap etseler; o vakit o intisap kuvvetiyle ve seyyidinin havliyle, emriyle; karınca, Firavun'un sarayını başına yıkar, baş aşağı atar. Sinek, Nemrut'u gebertip cehenneme atar. Bir mikrop, en cebbar bir zalimi kabre sokar. Buğday tanesi kadar çam çekirdeği, bir dağ gibi bir çam ağacının destgâhı ve makinesi hükmüne geçer. Havanın zerresi, bütün çiçeklerin, meyvelerin ayrı ayrı işlerinde, teşekkülatlarında muntazaman, güzelce çalışabilir. Bütün bu kolaylık, bilbedahe memuriyet ve intisaptan ileri geliyor.
Eğer iş başıbozukluğa dönse esbaba ve kesrete ve kendi kendilerine bırakılıp şirk yolunda gidilse o vakit her şey, cirmi kadar ve şuuru miktarınca iş görebilir.
20. Mektup/ İkinci Makam/ Onuncu kelimesine zeylKitabı okudu
وَرَحْمَت۪ي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍۜ
"Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik nasib et. Biz Sana yöneldik, Senin yolunu tuttuk." Hak Teala da şöyle buyurdu: "Ben dilediğim kimseyi cezalandırırım. Rahmetim ise her şeyi kaplar. Rahmetimi (ahirette) Allah'a karşı gelmekten korunan, zekat veren ve özellikle Bizim ayetlerimize iman edenlere nasib edeceğim."