Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Bakmak, adına resim denilen olgunun çok önemli bir parçasıdır.
Onun sözcüklerle arası çok iyidir fakat çizim ona sözcüklerin ötesindeki olanakları açar. Bu bir hiyeroglif dilidir: Abidin Dino’nun resim yazısı.
Reklam
“Mevlana’nın hayranı Selçuklu sarayından bir sultan kadın, Konya’dan uzaklaşmak zorunda kalınca hasretini avutmak için Mevlana’nın bir portresini yaptırmak istemiş. Gönderdiği ressam izin istemiş, karşısında duran Mevlana’nın yüzünü saygıyla, özenle bütün ayrıntılarıyla çizmiş. Bir de başını kaldırmış ki resim modele hiç benzemiyor, başka bir yüz belirmiş karşısında. Haydi baştan bir daha çizmiş, aynı dikkat ve ustalıkla ünlü ressam ama ne çare, tekrar baktığında karşısındaki yüz gene bambaşka. Birkaç kere daha resmi sil baştan yapmış ama sonunda işi anlamış, resimleri yırtmış, kendini Mevlana’nın ayaklarına atmış, özür dilemiş, sonsuza dek değişen bir insan yüzünü çizmenin olanaksız olduğunu ağlayarak itiraf etmiş... Yine de portreleri deniyor ressamlar. Var olan ya da var olabilecek tüm yüzleri çizmeyi deniyorlar.”
“Ya resim, zavallı resim ne işe yarar bunca çılgın bir ortamda? Belki hiçbir işe yaramaz. Ama belki bir bayraktır resim. Bir beraberlik çağrısı, kara kadere isyan, bir çeşit küfür, bir soru, güzel günlere ağıt ya da korkuları dağıtan çocuksu bir oyun. Kara içinde ak bir umut, bir sevinç kıvılcımı ne olursa olsun.”
Civan Aydın Üzerine
Civan Aydın’ın portreleri Dostoyevski karakterleri gibidir; her neye yatkınlarsa, onun en uç örneğidirler.
DA VINCI’NİN “SFUMATO”SU
...Resim sanatına getirdiği radikal sıçramalar, onun eşsiz el becerileri kadar, dünyaya ve tuvale bambaşka bir zihin sarayından bakmasından kaynaklanır. Bu resimde düşsel derinlik kadar gerçekle uyum arayışı da söz konusudur. Bununla birlikte Leonardo’nun resmi arı gerçekliği yeniden üretmek ödevinde değildir, dünyayı insan gözünün gördüğü şekle yakın resmetmeyi daha çok önemser...
Reklam
MAVİ DÖNEM
Picasso’nun mavi resimleri, tarihsel olarak 1901 ile 1904 arasına, renk olarak mavinin titrek ışıkta ortaya çıkan tonlarına, tema olarak yoksunluk ve dışlanmışlığa, ruh hali olarak hüzün, keder ve çaresizliğe, kompozisyon olarak kişinin/kişilerin ön plana çıkarılıp ortamın geriye atıldığı bir yaklaşıma ve benzer çizgilere sıkıştırıldığı için, belirgin ortak özellikler taşıyan bir seridir.
MAVİ DÖNEM
Ayrıntıların olabildiğince azaltıldığı, çizgilerin yalın formlarla kabul edildiği mavi dönem resimleri dışlanmışlığı betimlerken, duyguları da dışlayan bir atmosfer yaratmak ve izleyiciye bir yabancılaşma hissettirmek üzere düzenlenmişlerdir.
MAVİ DÖNEM
Bu resimlerin plastik dilinde en öne çıkan özellik, dönemin kendisine de adını veren renktir. Picasso, maviyi, yaşadığı kayıpların, dışlanmışlığın, yoksulluğun, yoksunluğun ve yabancılaşmanın onu yaşamın dışına atarak bir arafta dondurmasını ve hissizleştirmesini en iyi temsil edecek renk olarak düşünmüş gibidir.
MAVİ DÖNEM
Mavi dönemin öne çıkan özelliği, odağına insanı yerleştirmesidir. Ölü doğa, manzara, kent görünümleri gibi resmin klasik konuları bu dönemden tümüyle sürülürler. Picasso, betimlediği insandan ya da insan grubundan rol çalabilecek her türlü maddi ayrıntıyı da resminden kovar. Eşyalara yer verilmez. Bütünüyle flu bir mekân düzenlemesinde, tüm netlik insandadır.
Reklam
MAVİ DÖNEM
Anne ve çocuk tasvirleri dışındaki mavi dönem resimlerinde, mavinin hüznünde ve soğukluğunda sevgi de tuvalden uzaklaşır.
MAVİ DÖNEM
Mavi dönem resimleri, günümüzde Picasso’nun en pahalı yapıtları arasında olmakla birlikte, boşandıkları dönemde neredeyse hiç müşteri bulamadılar. Picasso’nun mavi dönemde ısrar etmesi üzerine, ona resimleri karşılığında düzenli bir aylık ödeyen simsar sözleşmeyi iptal etti. Karamsar ve rahatsız edici bulunan resimlerini artık hiçbir galeriye veremeyen Picasso, bundan böyle eskicilerde, kaldırımlarının önünde kırık masalar, yırtılmış koltuklar, tekerlekleri olmayan bisikletler arasında satılır oldu. Fakat Picasso geri adım atmadı. Artık taklit yoktu, özgün Picassolar vardı.
MAVİ DÖNEM (Bateau-Lavoir)
Sanatçı bir arkadaşının Montmartre’da boşalttığı bir atölyeye geçer. Oldukça sefil durumdaki atölye binasına Seine Nehri’nde çamaşır yıkayan kadınların kayıklarına benzerliği yüzünden “Bateau-Lavoir” (Çamaşır Teknesi) denmektedir. Bateau-Lavoir’de Picasso’nun yanı sıra Braque, Gris, Modigliani ve Max Jacob gibi farklı etnik kökenlerden gelen pek çok yoksul sanatçı vardır.
MAVİ DÖNEM
Picasso bu dönemde Fernande Olivier’le sevgili olup, birlikte yaşamaya başlar. Böylece Bateau-Lavoir’deki sanatçı dostları ve Fernande ile birlikte yepyeni bir sosyal yaşama açılır. Adına “Picasso Çetesi” denilen grup, Montmartre’daki bir bar olan Lapin Agili’ye sıkça uğramakta, haftada birkaç kez de aynı bölgedeki Medrano Sirki’nin temsillerine katılmaktadır. Bu derin sosyal değişim, Picasso’nun resmine doğrudan yansır. Mavi dönem, pembe döneme evrilir.
PEMBE DÖNEM
Picasso’nun sanatında 1904’ten itibaren biçim ve konu açısından çeşitli yenilikler görülür. Düzenlemelerinde daha estetikçi bir tutum ortaya çıkar... Resminin odağındaki çaresizlik ve umutsuzluktan bitap düşmüş yoksullar; soytarılarla, akrobatlarla, hokkabazlara yer değiştirir. Bu yenilikler, sanat tarihçileri tarafından, yeni bir dönem şeklinde sınıflandırılmıştır: pembe dönem.
181 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.